Türkiye İstatistik Kurumu Mart 2020 istihdam verilerini dün açıkladı.

Türkiye genelinde işsiz sayısı 2021 yılı Mart ayında bir önceki aya göre 59 bin kişi artarak 4 milyon 236 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,1 puanlık azalış ile yüzde 13,1 seviyesine indi.

TÜİK'in verileri tartışmalara neden oldu.

Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş ise bugünkü köşesinde, "İstihdam bir ayda nasıl 757 bin kişi arttı?" başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Ekonomi yazarı Aktaş, TÜİK'in verilerine tepki gösterirken, "Son bir yıldaki istihdam artışı göz kamaştırıcı... Bir yılda 1.8 milyonu aşkın kişi iş bulmuş" derken, "Meğer istihdam fırlamış gidiyor da haberimiz yokmuş!" dedi.

TÜİK verilerine göre, 1 ayda istihdamın 757 bin kişinin arttığını söyleyen Aktaş, "Bütün bu gelişme pandemi döneminde gerçekleşiyor, dikkat edelim. İnsan düşünmeden edemiyor doğrusu: 'Şu pandemi olmasaydı istihdamda ne artış yaşanırdı ama...' Birileri çıkıp bu kadar istihdamın nerelerde sağlandığına ilişkin birkaç örnek verirse pek iyi olur doğrusu. Örneğin sanayide bir ayda 411 bin kişilik istihdam nasıl oldu, nerelerde oldu?" dedi.

"TÜİK’in dün açıkladığı mart ayı verileri gösteriyor ki Türk halkı artık çalışmaya karar vermiş!" diyen Aktaş, "Aslında çalışmak isteyen az olunca işsizlik de haliyle düşük görünüyordu, ne güzel dengeyi bulup gidiyorduk. Şimdi çalışmak isteyenler yani işgücü arttı. Ama biz işsizliği yine düşük görüyoruz. Çünkü artık istihdam tırmandı gidiyor. Yani düşük işsizliği geçen yıl çalışmak isteyenlerin azlığı sağlıyordu, şimdi ise çalışanların çokluğu..." dedi.

Aktaş ayrıca, işgücü istatistikleriyle ilgili olarak TÜİK'i aradıklarını, ancak hiçbir şekilde ulaşamadıklarının da altını çizdi.

Alaattin Aktaş'ın yazısı şu şekilde:

"✔ Son bir yıldaki istihdam artışı göz kamaştırıcı... Bir yılda 1.8 milyonu aşkın kişi iş bulmuş.

✔ Yıllardır "tembellik" eden ve çalışmak istemeyen vatandaş nihayet çalışmaya karar vermiş, işgücüne dahil olmayanların sayısında azalma var.

Mart ayına ilişkin işgücü istatistikleri açıklandığında ne görelim; meğer istihdam fırlamış gidiyor da haberimiz yokmuş!

TÜİK'in mevsim etkisinden arındırılmamış verilerine göre istihdam yalnızca bir ayda, evet bir ayda, yani martta tam 757 bin kişi artmış. Bir yıldaki artış da 1.8 milyon kişi olmuş.

Mart ayında tarımda 209 bin, sanayide 411 bin, inşaatta 324 bin kişilik istihdam artışı sağlanmış. Hizmetlerde 188 bin kişilik istihdam kaybı yaşanmasaydı tabii ki toplam artış çok daha fazla olacaktı.

Son bir yıldaki 1.8 milyon kişilik artışın ise 692 bini tarım, 627 bini sanayi, 476 bini inşaat, 48 bini de hizmetler sektöründen kaynaklanmış.

Bütün bu gelişme pandemi döneminde gerçekleşiyor, dikkat edelim. İnsan düşünmeden edemiyor doğrusu: “Şu pandemi olmasaydı istihdamda ne artış yaşanırdı ama...”

Birileri çıkıp bu kadar istihdamın nerelerde sağlandığına ilişkin birkaç örnek verirse pek iyi olur doğrusu. Örneğin sanayide bir ayda 411 bin kişilik istihdam nasıl oldu, nerelerde oldu?

411 bin kişi... Yani her takvim günü için 13 bin kişiden fazla istihdam. Bunun izah gerektiren bir sayı olduğu gün gibi ortada. Bekliyoruz...

Vatandaş çalışmaya karar vermiş!

Daha önce kim bilir kaç kez değindiğimiz bir konu var. Ekonomik sıkıntılar giderek büyürken çalışmak isteyenlerin sayısı azalıyordu. Bir yanda ekonomik zorluklar, geçim sıkıntısı; ama diğer yanda “Artık çalışmak istemiyorum” diyen milyonlar...

İşte bu tablo tersine döndü. Nihayet demek gerekiyor. Zaten normali de bu. Ekonomide sıkıntı varken insanların çalışmaktan kaçınıyor olmasını anlamak mümkün mü, olabilir mi böyle bir durum? Ama oluyordu...

TÜİK’in dün açıkladığı mart ayı verileri gösteriyor ki Türk halkı artık çalışmaya karar vermiş! Mart ayı itibarıyla son bir yılda işgücü 2.1 milyon kişi artarken, işgücüne dahil olmayanlarda 943 bin kişilik bir azalma gözlenmiş. Bir yıl önce 32.2 milyon kişi çalışmak istemiyormuş, şimdi bu sayı 31.3 milyon kişiye inmiş.

Aslında çalışmak isteyen az olunca işsizlik de haliyle düşük görünüyordu, ne güzel dengeyi bulup gidiyorduk. Şimdi çalışmak isteyenler yani işgücü arttı. Ama biz işsizliği yine düşük görüyoruz. Çünkü artık istihdam tırmandı gidiyor.

Yani düşük işsizliği geçen yıl çalışmak isteyenlerin azlığı sağlıyordu, şimdi ise çalışanların çokluğu...

İŞSİZLİKTE YA SOKAKTAKİ YANLIŞ YA AÇIKLANAN...

Sokağa bakıyoruz, piyasaya bakıyoruz; mevcut milyonlarca işsize, işi varken pandemi yüzünden işsiz kalan, sahip olduğu işyeri kapalı olduğu için çalışamayan ve dolayısıyla işini yapamaz duruma gelen yüz binler eklenmiş.

Gözümüzü sokaktan, piyasadan başka bir yöne, açıklanan resmi verilere çeviriyoruz; işsizlikte en kötüyü adeta geride bırakmışız, işsiz sayısı gerilemeye başlamış.

Ya sokaktaki gözlemlerimiz yanlış; insanlar gayet rahat ve refah içinde yaşadıkları halde kamuoyunu yanıltmak için “iş de iş” diye feryat ediyor gibi görünüyor ya da açıklanan verilere kuşkuyla bakmamız gerekiyor.

TÜİK’in dün yaptığı açıklamaya göre mart ayındaki işsizlik oranı yüzde 13.1'e geriledi ve bu yılın en düşük oranı oluştu. TÜİK, adına her ne kadar işsizlik oranı demiyorsa da bu yıldan itibaren başka oranlar da hesaplıyor ve bunlarda da gerileme var.

Yüzde 13.1’lik klasik işsizlik oranı. Diğer oranlarda da yön aşağı. Atıl işgücü oranı olarak nitelenen ve en yüksek düzeye işaret eden oran da yüzde 28.9’dan yüzde 25.8'e indi.

Ekonomi iyi gidiyor olmalı

Klasik işsizlik oranı da, diğer yöntemlerle bulunan oranlar da giderek bir iyileşme yaşandığına işaret ediyor. Çünkü bir yılda 1.8 milyon istihdam yaratmışız.

Ama dedik ya, sokaktan yükselen ses başka.

Gözlemler, yakınmalar bir yana iktidarın pandemi süresince yapılan yardımların, desteklerin sürekli artırıldığına dönük açıklamaları da zaten bir sorun yaşandığına işaret etmiyor mu? Öyle ya, ekonomide sıkıntı olmasa, insanlar geçim zorluğu içinde bulunmasa, işini kaybetmese bu tür yardımlara gerek duyulur mu? Bu desteklerin yeterli olup olmadığı apayrı bir konu. En azından bu desteklere her geçen gün yenilerinin eklendiğinin dile getirilmesi, ekonomik zorlukları zımnen kabul edildiği anlamına gelmiyor mu?

TÜİK’E BİR HATIRLATMA...

TÜİK haber bültenlerine teknik bilgiye ihtiyaç duyulması halinde aranacak bir telefon ve kiminle görüşüleceğine ilişkin bir not koyar. Güzel bir uygulama.

Ancak bültene bir telefon numarası ve isim koymak iyi güzel de, önemli olan o telefona ulaşılmasını sağlamaktır.

Hiç kimse “Dün kamu kuruluşları için idari izin söz konusuydu” demesin, bülten yayımlanıyorsa ve orada bir telefon ve isim varsa, ayrıca bültenin altında Bilgi Dağıtım Grup Başkanlığı’nın numarası yer alıyorsa, o telefonların açılması gerekir.

İşgücü istatistikleriyle ilgili haber bülteni için aradığımızda bu iki telefondan da yanıt almak mümkün olmadı.

TÜİK’e hatırlatalım istedik."