CIA’in insanlar üzerinde hain deneyler yaptığı laboratuarlardan birinde gönüllü olarak çalışırım çünkü artık Türkiye’de ilaç bulmak nerdeyse imkansız. Bulsanız da önce reçete, sonra kimlik ve idrar kontrolü ve eczacı tarafından ince arama gerekiyor. Neyse, bu hafta sonu verilen psikotropik ilaç bilinçaltımı eşeleyerek kendi benliğimi ve gerçek siyasal kimliğimi tanımamı sağladı.

Ben bir neo-kripto-Erdoğan’cıyım!

Çünkü anti-militarist ve anti-AKP, anti-Erdoğan olmama karşın Bahar Kalkanı’nı destekliyorum (o yüzden neo), ama bu savaşı kazandığımızda da Erdoğan’ın iktidardan gideceğine eminim.  Ayrıca, çektiğim videolar ve  Instagram, Grindr, Cupid, Tinder, Snapchat gibi sosyal medya mecralarında sürekli Erdoğan’ı kötülüyorum. İşte kripto da buradan geliyor.

Bir şey daha öğrendim. Ben ekonomist filan da değilim. Kasabım, ya da sakatatçı. Çünkü “Rusya’yla ilişkiler bozulursa ekonomi darmaduman olur” analizini küçük ve ABD’ye satılmış neo-kripto-Erdoğancı beynim bir türlü almıyor.

Size eleştiri olarak değil, sadece belki anlamama yardımcı olursunuz diye (BirGün Gazetesi kahramanımdır!), BirGün Gazetesi’nden Sayın Ozan GÜNDOĞDU’nun “Akkuyu, 5 milyon turist, 26 milyar dolarlık dış ticaret… U dönüşünün ekonomik maliyeti ağır olacak” makalesinden bir örnek vereyim kafa karışıklığımı daha doğrusu eblehliğimi örneklemek için. Şöyle diyor Sayın Gündoğdu:

“Türkiye ile Rusya’nın ekonomik ilişkileri enerji, dış ticaret ve turizmde yoğunlaşıyor. Türkiye’nin Rusya’yla ikili ticarette 18,6 milyar dolar ticaret açığı bulunuyor. 2019’da en çok ithalat yapılan ülke de en çok turist gelen ülke de Rusya”.

Odin aşkına, ticarette açık verdiğiniz bir ülkeyle ekonomik ilişkileri keserseniz nasıl zarar edersiniz?  Saygın Gündoğdu doğal gazı örnek veriyor. Ben de şunu okuduğumu hatırlıyorum:

Diken:  “Rusya’nın geçen yıl Türkiye’ye sattığı doğalgaz miktarı yüzde 35.3 azalarak 15.51 milyar metreküpe (bcm) geriledi.  Rusya’nın kamu doğalgaz ihracat şirketi Gazprom’dan yapılan açıklamada bu düşüşe Türkiye ekonomisindeki yavaşlamanın neden olduğu belirtildi”.

Yahu, bu da  doğru değil, Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, 2019 sonu itibarıyla elektrik üretiminin yüzde 62’sinin yerli ve yenilenebilir kaynaklardan karşılandığını, yenilenebilir kurulu gücün 44 bin 767 megavata ulaştığını, kurulu gücün yüzde 49’unun yani neredeyse yarısının yenilenebilir kaynaklardan oluştuğunu dile getirdi—Kaynak AA’dır.

Rusya’dan daha az doğal gaz alıyoruz, çünkü artık elektrik üretiminde doğalgaza ihtiyacımız yok. Ya sanayi ve haneler?  Yeni Şafak’tan Levent Yılmaz’ı okuyorum, arkadaş Yeni Şafak’ta yazıyor, yalan söyleyecek değil ya?

“ABD gibi daha önceden doğal gaz ithalatçısı olan ülkelerin bu kez ihracatçı olarak LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) arzına da başlamasıyla geleneksel doğalgaz ticaretinin tahtı sallanmaya başladı. Bu durum, dünyanın beşinci büyük doğal gaz ithalatçısı olan ülkemizi de yakından ilgilendiriyor. Artık daha ucuza gaz bulma imkanımız var”.

Evet, dünya mötüne kadar LNG’yle dolu,  isteyene tankerle kapıya yolluyorlar, biz Rusya’dan doğal gaz almazsak kriz olacakmış.

Sayın Yılmaz devam ediyor:

“Avrupa’daki “trading hub”larda doğalgaz halen 120 USD/kcsm seviyesinde işlem görürken, Gazprom’un “hub” yerine petrole endeksli kontratlarla Türkiye teslim fiyatı 255 USD/kcsm civarında bulunuyor. Yılın ikinci yarısından sonra Rus gaz fiyatının, formüldeki bileşenler ve etkileri nedeniyle en olumlu senaryoda dahi 230 USD/kcsm’nin altına inmesi olası görülmüyor”.

Valla, Baltacı’nın Katerina Yenge’ye yaptığını Putin de bize yapıyor.

Peki ya 5 milyon turist, o da mı yalan?  Bu sene kaç milyon turist beklyoruz?  50 milyon. 5 milyon fakir Rus turist gelse ne olur, gelmese ne olur—votka ve karpuz ucuzlar?  Doğalgaz almayıp aradaki farkı turizmcilere verelim.

Akkuyu var, Akkuyu’yu unutma!  Unutmadım, hep kabuslarımda yaşıyor. Deprem bölgesinde, turizm bölgesinde, hiç bir mevzuat olmadan (300 sayfa! Japonya’da 300 bin sayfa var!), hiç bir finansman olmadan, Rusya’nın bize ebediyen pahalı elektrik satmak için kurduğu Akkuyu. İptal etsek, sizce bu ülke elektriksiz kalır mı?

Ya domates? Hak siktir lan. Bir domates uğruna Katerina gibi Putin’in çadırına mı gideceğiz?

ABD Patriot vermiyor dediniz, S-400 aldınız, bak öyle depoda bekliyor. Çünkü  Rusya, İran ve Esad’ karşı kullanamazsınız. Bence Haliç’te Koç Müzesi’ne hediye edin, çocuklar üstüne çıkıp astronotçuluk oynasınlar. Madem S-400’lere bu kadar güveniyorsunuz, niye ABD ve NATO’dan Patriot istiyorsunuz? Bu arada Trump da gönderecek onları.

Bakın, ABD dost değil, NATO değil, AB değil, olmaz da. Diplomaside dostluk olmaz. Uzun vadeli çıkarlar adına işbirliği olur. Bizim Rusya ile ilişkimiz şöyle:  Biz uzun vadeli meftun, tüm çıkarlar onlara.

Ulan, hepiniz Osmanlı Evladısınız. 17ci Yüzyıldan bu yana Deli Petro’sundan, Korkunç İvan, At Seven Katerina, yok kılsız Alexander, hepsi Osmanlı’yı yıkmak için bize savaş açtı. Bu kadarını da öğrenemediniz Osmanlı tarihi dersinde?

Herifçioğlu bir de yalan söylüyor. Mehmetçiği o vurmamış. Vurmadı da vurdurdu. Cinayete azmettirmek yani, o suçtan da adamı asarlar.

Bizim Rusya’ya ekonomik bağımlılığımız filan yok. Onların bize var.

  • Kapatın Boğazlar’ı Rus savaş gemileri ve askeri malzeme ikmal gemilerine!
  • Kapatın Türk Akımı’nın vanasını!
  • Akkuyu’nun temeli çok sağlam, çok güzel 100 katlı, 5 yıldızlı, otel-rezidans-iş merkezi olur.
  • Suriyeli’leri bindirin gemiye Rusya’ya gönderin.

Ne demiş haşmetli Padişahlarımız “Moskof’dan dost, Pangolin’den post olmaz!” (Bu bir  korona virüsü esprisidir. Çinli okurlarım anlar).

Cennete giden her Mehmetçik için bin defa özür dilenmeden Moskof’a ekmek yok artık.

Ya galiba, bir de post-psüdo-MHP’li mi oluyorum ne?  Şu ilaçtan bir doz daha alayım. Belki Fener Bahçeli de olurum.

Kaynak: ParaAnaliz / Ekonomist Atilla Yeşilada / FÖŞ