Ayçiçek yağı fiyatlarında Rusya- Ukrayna savaşıyla yeni kriz başlamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rus lider Putin'le görüşmesi sonrasında Azak Denizindeki Rostov Limanı'ndaki ham ayçiçek yağı yüklü 23 gemiden ilki dün Mersin Limanı'na ulaştı.

Vatandaşlar ayçiçek yağı krizinin çözülmesiyle fiyatlarda indirim beklerken CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Okan Gaytancıoğlu'dan çarpıcı bir iddia geldi.

Ayçiçek yağı tartışmaları üzerine konuşan Gaytancıoğlu, "Bekleyen tüm gemiler gelirse Türkiye'yi en fazla 2 ay daha idare eder" dedi.

Sözcü yazarı Aytunç Erkin'e konuşan Gaytancıoğlu şu ifadeleri kullandı:

"Dört gemi değil… Bekleyen tüm gemiler gelse Türkiye'nin yağ açığına çözüm olamaz. Günlük politikalarla yağ açığı kapanmaz.

Rusya ve Ukrayna'dan gelen gemiler ne kadar ayçiçeği ham yağı taşıyor? Karadeniz'de Rusya-Ukrayna-Türkiye arasında ticaret yapan gemiler en az 4 en fazla 6 bin ton yani ortalama 5 bin ton ham ayçiçek yağı taşıyabiliyor. Yani bir başka deyişle 4 geminin tamamı gelse 20 bin ton eder. 20 bin ton, 100 bin ton olan aylık tüketimin 5'te 1'i. Yani 6 günlük yağ taşıyorlar.

Gerçekten tüm stoklar ve market raflarında 1.5 aylık rafine yağ var. Yeni ürün ağustosta çıkacak yani 6 ay daha var. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle bekleyen 23 gemi var. Bu gemilerdeki ürünün tamamı ayçiçeği yağı değil bazıları mısır, bazıları arpa, bazıları buğday taşıyor. Ayrıca Rusya ve Ukrayna savaş nedeniyle ihracatlarını durdurdular. Yani kendi ülkeleri için stoklayacaklar. Ukrayna ve Rusya limanlarındaki gemilere izin verilirse yani bekleyen tüm gemiler gelirse Türkiye'yi en fazla 2 ay daha idare eder.

Sonrasında da Arjantin ve Brezilya'ya mahkumuz. Eğer gemiler gelirse, Brezilya-Arjantin yağ verirse sorun yok. Ama dışa bağımlılık ne kadar kötü, hep başkasına bağımlısınız. Ayrıca geçen sene Arjantin'den gelen 2 gemide kanserojen madde olan ilaç kalıntısı yani pestisit vardı, itirazlarımız sonucunda Türkiye'ye giremedi. Romanya'ya gönderildi.

Her Tarım Bakanı atandığı gibi boş, elle tutulur olmayan, plansız bazı projeler öne sürüyor. Örneğin bir zamanlar 300 koyun projesi vardı, mazotun yarısı sizden yarısı bizden projesi vardı, ekilmeyen arazilere yüzde 75 tohumluk hibesi projesi vardı, köye dönmek için birçok nedenim var projesi vardı, genç çiftçi projesi vardı. Sayıları çoğaltabiliriz. Yeni atanan Tarım Bakanı Vahit Kirişçi de sözde üretimi artıracağını söylüyor. Bunun için 3 proje açıkladı.

Ayçiçeği ekimi bugünlerde başlıyor. Tarlalar sürülmeye başlayacak. Çiftçiler somut projeler istiyor. Örneğin nadas alanlarını işleyenlere bedava gübre, bedava mazot, bedava tohumluk gibi. Atıl tarım alanlarını ekebilecek çiftçiler şu anda köylerini terk etmiş durumda, ne traktörleri kaldı ne alet-ekipmanları. Kısacası çiftçi cebine para istiyor.

Yani buralarda daha önceden ayçiçeği ekenler tohum ve gübre desteği alamazken şimdi dekar başına 32 TL olan tohum ve gübre desteklerini alabilecekler. Bu da kısa vadede başarılı olmayacak bir projedir. Çünkü 1 dekar ayçiçeğinin gübre ve mazot masrafı yaklaşık 1200 TL. 1200 TL'nin 32 lirasının destek olarak verilmesi hiçbir üretim artışı sağlamaz.

Bakanın ağzından kaçırdığı ve gerçek yüzünü gösterdiği proje ise daha önceki bakanların yaptığı gibi ‘Afrika ülkelerinde üretim yaparız' demesi. Kendi çiftçimiz üretmek isterken perişan olup borç içinde kıvranırken Sudan, Nijerya gibi ülkelerde toprak kiralayan mantık yine devrededir. Kısacası iktidar kendi çiftçimize küsmüştür. Onun ne kadar zor durumda olduğunu görüp de bir çözüm üretmektense günübirlik ithalatla bu işi çözme ve yandaşlarına kazanç sağlama mantığını bitirmemiştir. Dünya üzerinde kendi kendine yeterli olan Türkiye'yi 85 milyonluk bir pazar olarak yabancı ülkelere pazarlamanın derdinde."