Eski bankacı ve Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kerim Rota, Merkez Bankası’nın rezervlerinden satıldığı belirtilen 128 milyar doların “tarihçesini” yazdı.

Ekonomist Haluk Bürümcekçi'nin 21 Mart 2019’da Bloomberg’e Merkez Bankası rezervlerinde anlaşılamayan bir düşüş hesapladığını ve TCMB tarafından buna açıklık getirilmesi gerektiğini söylediğini hatırlatan Rota. TCMB’nin bu net soruya cevap vermek yerine “rezerv biriktirme politikasına devam ediyoruz” açıklaması yaptığını belirtti.

T24 yazarı Barış Soydan’ın 23 Mart 2019’daki yazısında rezervler konusundaki soru işaretlerinden söz ettiğini belirten Rota, 1 Nisan tarihli raporunda Haluk Bürümcekçi’nin “Rezerv kaçağı” başlığı altında konuyu bu kez detaylı analiz ettiğini not düştü.

Rota şunları yazdı:

“TCMB kapı arkasından döviz sattıkça, faizleri suni olarak baskıladıkça dövize olan talep arttı. Bunun böyle olacağını tahmin etmek bir banka hazinesinde 3-5 ay çalışmış biri için bile çok kolayken, koskoca devlet mekanizmasında bir kişi bile çıkıp bu deliliği durduramadı. TCMB başkanı, yardımcıları, PPK üyeleri, danışmanlar, Finansal istikrar komitesi üyeleri gibi koskoca ünvanlar taşıyan kişiler ya cehaletlerinden sustular, ya da birilerinin hışmından korkup mezarlıkta ıslık çaldılar. Satılan rezervlerin çok büyük kısmı daha önce Türk Lirasına güvenen, ancak bu işlere girişen yeni ekonomi yönetimine güveni kaybolan yurtiçi yerleşiklere ve yurtdışı portföy yatırımcılarına gitti.

Pandemi ile şaşan “seçime kadar götürür” hesapları...

Pandemi, Türkiye’ye gelince aslen 2023 seçimlerine kadar idare edebilecek olan “Con Ahmet’in devri daim makinesi” 6 ay içinde çatladı. Hükümet pandemi nedeniyle düzgün bir sosyal destek program uygulamak yerine, tek bildiği iş olan faizleri suni olarak düşürüp, yeni bir kredi balonu şişirmeye başladı. Desteğe ihtiyacı olan mecburi kredi kullandı, krediye ihtiyacı olmayanlar da düşük faizlerden faydalanmak için kredi kullandı.

Hatta kredi kullanıp döviz ve altın almasınlar diye bankalar bir işe yaramayacağını bile bile müşterilerine taahhütname imzalattılar. Ekonomi yönetimi dövize olan talebi, rezervlerini daha yoğun satarak baskılamaya çalıştı. 2020’de toplamda 93,3 milyar dolar satıldı.

Finansal kumar masasında “ütülenler”...

Hikaye 2020 Kasım ayında Hazine ve Maliye bakanının ve TCMB Başkanının evlerine dönmeleri ile son buldu.

Bugünlerde iktidara yakın birileri ortaya çıkıp bu rezervlerin “cari açığın karşılanması” için, “Türkiye’nin ithalat yapabilmesi “için, “pandemide vatandaşa destek” için veya “vatandaşın döviz talebi”için satıldığını iddia ediyorlar. Bunun kocaman bir yalan olduğunu baştan yazalım. Bu iddiaları ciddiye alıp üzerinde tartışmak gereksiz olsa da, 2003-2020 arasındaki cari açık verilmeyen tek yıl olan 2019 yılında bu mekanizma ile 33 Milyar dolar satıldığını not edelim.

Oysa 2003-2018 arasında verilen birikimli 540 milyar dolar cari açığa rağmen, TCMB swap sonrası net rezervleri aynı dönemde 30 milyar dolar arttı.

Aynı şekilde yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatları 2003-2018 arasında 50 Milyar dolardan 160 Milyar dolara yükselirken de TCMB net rezervi arttı.

Para kurulu ve kur çıpalaması rejiminde olmadığı sürece hiç bir ülke Merkez bankasının piyasaya döviz sağlama taahhüdü yoktur. Hiç bir ülke Merkez bankası döviz rezervlerinin hepsini, hatta fazlasını ülkede bir savaş veya temel ihtiyaç malzemesi krizi gibi bir durum olmadığı sürece kullanıma sürmez. Hiç bir Merkez bankasının döviz piyasalarına müdahalesi aylarca sürmez. Bugün Türkiye’de uzun yıllar bakanlık yapmış kişilerin Türkiye’nin hangi döviz rejiminde olduğunu bile bilmediğini görüyoruz.

Bu konudaki tek gerçek, faiz ve dövizi aynı anda kontrol etmek gibi imkansız birşeyi başarmak ve serbest piyasa ile girilen savaşı kazanmak için vatandaşın parası ile finansal kumar oynandığı ve kaybedildiğidir. İşin acı tarafı hala bu masaya dönme hevesi ile yanıp tutuşanlar var.

Türkiye’nin en büyük finansal skandalı...

TCMB doğrudan yaptığı döviz müdahalelerini günlük olarak açıklar(dı). TCMB’nin kendi sitesinde son doğrudan döviz müdahalesi 23 Ocak 2014 tarihini taşıyor. Bu tarihten sonra piyasaya doğrudan bir döviz satışı yapmadığını iddia ediyor. Oysa biliyoruz ki 2019 başından 2020 Kasım ayına kadar 126,3 Milyar dolar satıldı.

Bu işin karar vericisi olmadığını bilmemize rağmen hukuki sorumlusu TCMB. Eski üç başkan bu konudaki sorulara hep kaçamak cevaplar vermişti. Yeni başkanın da öyle devam etmesi muhtemel. Dolayısıyla TCMB kurumsal bir duruş ve açıklama getirmediği sürece bu konu siyasetin gündeminden çıkmayacak ve TCMB’nin saygınlığını zedelemeye devam edecek.

Benim “Türkiye’nin en büyük finansal skandalı “olarak adlandırdığım bu rezerv meselesi ileride kötü yönetim örneği olarak makalelere ve kitaplara bile konu olacak.

128 milyar dolar Kerim Rota tarafından analizde mercek altına yatırıldı.

Kime ne kadar satıldığını bilmek artık yeter mi?

Üzerinde şüphe olan işlemlerin detayı gün gelecek açıklanacak. Bugünkü iktidar döneminde olması zor görünmekle beraber bu kadar “itibar açığı” biriktiren bir Merkez Bankasının neyi ne zaman yapmak zorunda kalacağı da belli olmaz.

Bu mekanizmanın sorumluları mutlaka gün gelip hesap vermek zorunda. Ancak o gün geldiğinde piyasa aktörleri ve muhalefet hangi bilgilere sahip olmalı ki gerçek gün ışığına çıksın?

Daha önceki doğrudan döviz müdahalesi bilgilendirmeleri TCMB’nin sadece hangi gün bankacılık sistemine ne miktarda döviz sattığını içeriyordu.

Oysa artık ortada “saklanmak” istenen bir şeyler olduğunu biliyoruz. Bu durumda bu konularda tecrübesi olan biri olarak aşağıdaki detaylar açıklanmadan bu konuda gerçek bir aydınlanmanın olamayacağı düşüncesindeyim.

1- TCMB hangi kuruma hangi tarihte, ne miktarda ve fiyattan döviz satışı yaptı?

2- Alan kurum/kurumlar bunu aynı tarihlerde kime sattı? Bilançolarında kalan fazla varsa bunu ne yaptılar?

3- Bu satışlar ortalama olarak ve tek tek işlem olarak hangi fiyattan yapıldı?

4- Bu kurum/kurumlardan döviz alan kamu bankaları aynı gün içersinde döviz piyasasına hangi fiyattan ne kadar döviz sattı?

5- Kamu bankaları aynı gün içerisinde belli bir miktarın üzerinde talep eden müşterilerine hangi fiyattan ne kadar döviz sattılar?

6- Kamu bankalarının o günkü alış maliyetinden daha düşük fiyattan yapılan satışlar varsa bunlar kimlere yapıldı?

7- Alan bankaların o günlerde TL üzerine açtıkları türev pozisyonları nelerdi?

Son olarak bu 2 yıllık sürede ülkemizin en büyük kaybının harcanan 126,3 Milyar dolardan daha çok TCMB’nin kaybettiği itibarı, şeffaflığı ve hesap verebilirliği olduğunu düşünüyorum. Onu geri kazanmak bu döviz rezervlerini geri toplamak kadar zor olacak."