Cumhuriyet tarihinin en derin yoksulluğu yaşanıyor. Gelir adaletsizliği almış başını gidiyor. 83 milyon hep birlikte bir milyonluk mutlu azınlığı doyurmaya çalışıyoruz. Ucuz ekmek, ayçiçek yağı kuyrukları arşa uzanırken Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kasesi 250 lirayı bulan ve yatmadan önce yenmesi gereken manda yoğurtlu, ballı sağlık diyetleri veriyor. İnsanların bir günlük çalışma karşılığı almakta zorlandığı parayı “cık” ekiyle tanımlıyor.

AKP’nin ileri gelenleri, milletvekilleri ve yandaş basını, halkın ucuz gıda almak için oluşturduğu uzun kuyruklarla dalga geçiyor. Bir iki isim dışında yoksulluğun varlığını kabul eden dahi yok. İşin açığı aslında yoksulluğu ve yoksulu görmüyorlar.

AKP’nin bir yanında kamudan alınan ballı ihalelerle zenginleşen bir elit kesim var. Diğer tarafında ise her biri üç-beş maaş alan ve gül gibi yaşayıp giden iktidar bürokratları. Bir de bunların çakarlı arabaları ile caddelerde fink atan çocukları. Hak edilmeden, emek harcanmadan kazanılan büyük bir zenginliğin içindeler.

KİMSE DOKUNAMAZ EN YUKARIDALAR

Ülkede 11 milyon aile yardımla ayakta duruyor. Gençlerin yüzde 30’u işsiz durumda. Emeklilerin dörtte biri çalışmak zorunda kalıyor. Çalışanların yarısından fazlası asgari ücret düzeyinde maaş alıyor. “Harcamamız, aldığımız maaşın üzerinde” diyenlerin oranı yüzde 50’nin üzerinde. Üstelik bu tablo her geçen gün daha da karanlık hale geliyor.

İktidarın yaşananlar karşısında kılı kıpırdamıyor. Kurdukları çark, tıkırında işliyor. En küçük engelle karşılaştıklarında kurdukları cümle hep aynı: “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” Kim olacaklar, ya iktidarın bir parçası ya sarayın yakını ya da yancısıdır. Yoksula kapanan kapı onlara sonuna kadar açık, Allah “yürü ya kulum” demiş.

ARTAN YOKSULLUĞU GİZLEME ÇABASI VAR

Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo, BirGün’e yaptığı açıklamada, yoksulluğun her yerde görünür bir hale geldiğini ifade etti. Foggo, “Sokağa çıktığımız, metroya bindiğimiz, alışverişe gittiğimiz zaman fark ediliyor. Kasaya yürürken bile fiyat yükseliyor” dedi ve ekledi: “Farklı düzeyde de olsa hepimiz yoksulluk yaşıyoruz. Bu ay almamız gereken şeyi bir sonraki aya erteliyoruz. ‘Bu ay kirayı ödeyelim, sonraki ay elektrik faturasını ödeyelim’ gibi tercihler yapmak zorunda kalıyoruz. Artık her şey ortada. İnsanlar pazarlarda suratı asık dolaşıyor. Oysa pazar hoş bir şeydir. İnsanlar fiyatlara bile bakamıyorlar.”
Yoksulluk konusunda bir an önce eyleme geçilmesi gerektiğini söyleyen Foggo, “Sosyal medyada maaşlı iş yapan troller var. Bu yoksulluk derinleştikçe, böyle bir şey yokmuş gibi algı yaratıyorlar. Bunları nasıl engelleyebiliriz diye düşünmek lazım. Yöneticiler bir sosyal politika geliştirmeli, yoksulluğu azaltmak için stratejiler geliştirilmeli” diye konuştu.

Siyaset Bilimci Tanju Tosun, halkla giderek bağını koparan AKP’nin sadaka ekonomisi kurduğunu belirterek, “İktidar bir yandan kendi burjuvazisini yaratırken, diğer yandan fakirliği Diyanet İşleri ile meşrulaştırarak yoksul seçmeni elinde tutmaya çalışıyor” dedi. Prof. Dr. Tanju Tosun’a göre iktidar, muhafazakâr burjuvazi ve fakirliğin meşrulaştırılması üçgeni var.

AKP’nin yoksullukla mücadele ve adalet vaatleriyle iktidara geldiğini hatırlatan Tosun, ANAP iktidarıyla yükselen gelir adaletsizliğinin sağ iktidarların politikalarıyla giderek derinleştiğinin altını çizdi. Tosun, “AKP bu süreci yönetirken sadaka ekonomisi üzerinden sosyal tabanını genişletti. Partiyle yoksul seçmen arasında bağımlılık ilişkisi kurdu. Sosyal yardımlar iktidarın sigortası. Sosyal yardımlar olmasa AKP çöker” dedi.

HALKLA MÜŞTERİ İLİŞKİSİ KURDU

AKP’nin “müştericilik” politikasıyla kendi burjuvazisini yarattığını belirten Tosun, “AKP’nin üye sayısı 11 milyon kişi. Sosyal yardım yapılan 11 milyon kişi var. AKP’nin seçmen sayısı ise 22 milyon. Burada bir ‘müştericilik’ ilişkisi var. Sosyal yardımlarla bir yandan fakir kesimi kendine bağlarken, diğer yandan devlet kaynakları ihaleler aracılığıyla muhafazakâr burjuvaziye aktarılıyor” ifadelerini kullandı.

Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığıyla ‘fakirliğin övülerek meşrulaştırılmasıyla’ fakir seçmenin kontrol altında tutulduğunu ifade eden Tosun, “Bu şekilde iktidar, muhafazakâr burjuvazi ve fakirliğin meşrulaştırılması üçgeniyle bugüne gelindi. Ancak ara sıra gündeme gelen muhafazakâr burjuvazinin şatafatı insanların zihinlerinde soru işareti oluşturuyor. Ayrıca yaşanan ekonomik kriz bu sınıflar arası dengesizliği iyice gözler önüne serdi. Artık ‘fakirliğin meşrulaştırılması’ işe yaramaz. Orta sınıftan gelen oy oranı zaten düştü. Bu fark da sonraki seçimde oy kaybı olarak yansıyacaktır” dedi.

Haberin tamamı burada.