Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (MB) uzun zaman aradan sonra faiz arttırımına gitti ve politika faizini 8.25’ten 10.25’e çıkardı. Merkez Bankası’nın kararı sonrası döviz kurunda düşüş gözlendi ancak Dolar ve Euro, TL karşısında yeniden değer kazanmaya başladı.

Prof.Dr. Yalçın Karatepe ve iktisatçı yazar Mustafa Sönmez gelişmelere ilişkin euronews Türkçe’nin sorularını yanıtladı.

Döviz kurunda gözlenen yukarı yönlü hareketin birkaç temel nedeni olduğuna dikkat çeken ekonomist Prof.Dr. Yalçın Karatepe şunları söyledi:

“MB bu artışı yaptı ama onu yaptığı sırada piyasada oluşan ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti yüzde 11’e yakın bir seviyedeydi. Dolayısıyla MB aslında faizi arttırarak faizi arttırmamış oldu. Bu karmaşık bir ifade gibi görünebilir ama şu demek; MB değişik kanallardan borç verir, basit bir faiz mekanizması uygulamaz. Politika faiz oranı, geç likidite penceresi…vb farklı alternatifleri var. MB politika faizini düşük tutuyordu ama bankaları diğer kanallara yönlendiriyordu ve orada oranlar daha yüksekti. Dolayısıyla 200 baz puan politika faizi arttırmak faizlerde bir değişikliğe gitmek anlamına gelmiyor.”

Durumun faizle durdurulabilecek aşamayı geçtiğini belirten Karatepe, Türkiye’de kur baskısının aşırı yüksek seviyelere geldiğini kaydetti. MB’nin kendi yaptırdığı en son anketinde dahi yıl sonu faiz beklentisinin yüzde 12 civarında olduğuna dikkat çeken Karatepe, buradan hareketle faiz arttırılmış olsa bile negatif reel faizin sürdürüldüğü anlamı çıktığını ifade etti.

Döviz tasarruflarında 26 milyar dolarlık artış

Karatepe dolar talebini zayıflatacak ve arzını arttıracak hamleler yapılması gerektiğini bunun için de dolar talebinin nereden kaynaklandığının doğru tespit edilmesi gerektiğini söyleyerek şöyle konuştu:

“Dolar talebi ağırlıklı olarak yurt içi yerleşik kişilerin ve şirketlerin TL’ye güvenmemesi veya faizlerin düşük seviyede olması sebebiyle tasarrufların dövizde değerlendirilmesinden kaynaklanıyor. Bugün 220 milyar dolar bu şekilde Türkiye’de bulunuyor. Sadece bu yılın başından bu yana 26 milyar dolarlık bir artış söz konusu. Birinci neden bu. Ekonominin geleceğinin olumlu olduğuna inanan hiçbir ortalama vatandaş yok. Endişe ve işsizlik artıyor. Vatandaşın algısını pozitife çevirecek unsurlardan biri reel faizdir.”

Cari işlemler açığı artıyor

“İkinci neden cari işlemler açığı. Yani ihracat ithalat arasındaki fark. Bu makas açılıyor. Buna önlem olarak gümrük vergilerini arttırıyorlar ancak bizim ithalatımızın önemli bir kompozisyonu üretimde kullanılan girdilerden oluştuğu için o ek vergilerin çok bir etkisi olmuyor.”

Yabancılar 13 milyar doları alıp gitti

“Üçüncü döviz talebi de yabancıların ülke piyasasını terk etmesinden kaynaklanıyor. Çıkan kişiler ve şirketler de çıkarken TL alıp çıkmıyorlar tabi, döviz alıp çıkıyorlar. 2020 başından bu yana 13 milyar dolar da bu şekilde çıktı gitti.”

Dolar kazanacak faaliyette bulunmamız lazım diyen Karatepe, Türkiye’nin bunu üç şekilde yapabildiğini hatırlattı: Turizm, ihracat ve yabancı yatırımcı.

Normal koşullarda yılda 35 milyar doların turizmden geldiğine dikkat çeken Karatepe, bu yıl virüs nedeniyle bunun olamadığını, ihracat kalemlerinde düşüş yaşandığını ve yabancı yatırımcının güven ortamı nedeniyle artık Türkiye’yi eskisi gibi tercih etmediğini anlattı. 2010-2013 yıllarının ortalamasına bakıldığında yılda 20 milyar dolarlık yabancı yatırım gelmekte olduğunu dile getiren Karatepe, bunun ciddi ölçüde kesintiye uğradığını söyledi.

Merkez Bankası’nda rezerv kaldı mı?

MB rezervleri ile ilgili hükümetin olumlu açıklamalarını sorduğumuzda ise Karatepe şunları söyledi:

“Rezerv dediğimizde MB’nin kendi parasını kast ederiz. Swap’ları borçları değil çünkü süresi dolduğunda onların iade edilmesi gerekecek. MB’nin TL’nin değerini koruyacak yeterli dövizi olması gerekir. Olmayınca yapacak bir şey kalmıyor.”

Varlık fonu tükendi mi?

“Hükümet oynayabileceği tüm kartları aynı anda oynuyor ve artık Varlık Fonu’nda da para yok onu söyleyeyim. Varlık Fonu da borçlandı. Borçlandığı para ile de gidip İstanbul’daki finans merkezi olarak adlandırılan yarım kalan inşaatları fonladı.”

tr.euronews.com’dan Alıntıdır…