Uğur Gürses’e göre, kozmetik fiyat düşürme operasyonları gıdada işe yaramadı ve üretim maliyetleri artmaya devam ettği yorumunda bulunarak şu deyerlendirmelerde bulunmasu dikkat çekti;

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı şubat ayı enflasyon verilerinde herkesin merak ettiği şuydu: Acaba sınırlı sayıda ve ürünle meydanlara çıkan tanzim satışların etkisi olmuş muydu?

Yanıt şu: Sadece tanzim satış tezgahına çıkan ve ite kaka market zincirlerinin reyonlarında fiyatı düşürülen ürünlerin beşinde yüzde 2.6 ile yüzde 14.7 arasında düşüş var; patates ve salatalıkta ise fiyat artışı sırasıyla yüzde 6.7 ve yüzde 13 oranında tam gaz devam etmiş.

Tanzim satış ürünlerinin fiyatlarına ne oldu? 

Şubat ayı değişim (yüzde)

Domates              -14.7

Çarliston Biber      -7.3

Kuru Soğan           -7.2

Patlıcan                -7.0

Kabak                    -2.6

Patates                  6.7

Salatalık               13.0

Kaynak: TÜİK

Tanzim dışında fiyat artışı devam

Peki acaba bu ürünler dışında genel olarak meyve ve sebze fiyatlarına ne olmuştu? Şubat ayı TÜİK verileri gösteriyor ki; taze meyve ve sebze fiyatları Türkiye genelinde ortalama yüzde 1.78 arttı. Daha geniş bir kapsamla; işlenmiş ve işlenmemiş ürünler de hesaba katıldığında tüm gıda ürünlerinin ortalama fiyat artışı yüzde 0.98 olmuş. “Pembe sebze” işe yaramadı.

Özetle, gıda fiyatlarında bir gerileme yok; veriler bize sadece fiyatların geçici olarak bastırıldığını, fiyat artışlarının devam ettiğini söylüyor. En yalın hali ile Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE), nihai tüketiciye üretilen gıda ürünlerinin maliyetinin yüzde 1.42 arttığını söylüyor. Örneğin bunun bir alt kalemi olan “meyve ve sebzeler, işlenmiş ve korunmuş gıda imalatı” kalemindeki artış şubat ayında yüzde 4.82 olmuş.

Gıda fiyat artışında sürekli olarak "birtakım spekülatörleri” işaret edip, üretimden tüketime uzanan olmazsa olmaz dağıtım kanallarında yer alan aracıları “terörist” ilan eden siyasetçilerin bakmaları gereken yer tam da burası: Üretim maliyeti. Bu da gelecek aylarda perakende fiyat artışına işaret ediyor.

Gıda ürünleri imalat maliyetleri yükselirken, sınırlı sayıda tanzim satış tezgâhları ile şirketlere açılan telefonlarla, kamu tarafından belirlenen elektrik, gaz, su fiyatlarında geçici indirimler gibi kozmetik fiyat düşürme operasyonlarının işe yaramadığı da bugünden görülüyor.

Üretici Fiyatları Endeksi’ndeki genel artış yüzde 0.09 gibi çok düşük bir artış olurken, bunun sırrının elektrik, su, gaz fiyatlarındaki yüzde 7.43’lük düşüş olduğunu, ama asıl dinamikleri belirleyen imalat sektöründe artış ivmesi yüzde 0.6’ ile devam ettiğini görüyoruz.

Yüzde 20'lere kim getirdi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan enflasyon ile ilgili olarak önceki gün "İnşallah enflasyon tekrar yüzde 6’lara, 7’lere kadar düşecek. Çünkü bize böyle 20, 19, buralarda enflasyon yakışmaz” diyordu.

Mayısta yüzde 12’lerde olan enflasyon, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Bakan Albayrak’ı ekonomi koltuğuna oturtmasını izleyen aylarda hızla yükselmiş, Ekim’de ise yüzde 25.24 ile zirve yapmış, son 15 yılın rekoru kırılmıştı.

TÜİK verilerinin yayımlanmasından sonra açıklama yapan Ekonomi ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ÜFE’deki baz etkili yıllık düşüşü işaret ederken “ciddi düşüş” olarak tanımlayıp, bunu da enflasyondaki düşüşün güçlenerek düşeceğine delalet olarak sunuyordu.

ÜFE’de hala aylık artış olduğunu, bunun da elektrik, doğal gaz fiyat indirimleri ile düşük kalabildiğine yukarıda not düşmüştüm.

Bakan Albayrak enflasyonun şubat ayında yüzde 0.16 oranında gerçekleşerek beklentilerin altında arttığına işaret ederek, “Yıllık tüketici enflasyonu ise uzun bir süre sonrasında yüzde 19.67 gerçekleşerek yüzde 20 seviyesinin altında gerçekleşti” diyordu.

Aslında süre bakanın tasvir ettiği kadar uzun değil: 8 ay.

Öyle görünüyor ki; ekonomi politikasının ve yönetiminin hataları ile haneleri “mutfak yangını” olarak vuran enflasyon patlaması, Ankara’daki kimi hanelerde de “siyasi stres” nedeni olmuş.

Geride kalan iki ayın özeti şu: Hane halkı iki ayda mutfaktaki yangınla gıda harcamalarına yüzde 7.9 daha fazla ödeme yapıyor artık.

Mali piyasalar ise bu enflasyon görünümünü ve Bakan Albayrak’ın pembe tablosunu kutlar gibi görünmüyor. Tersine Türk Lirası sabah açılışa göre değer kaybına uğradı.

Ekonomik birimlerde 31 Mart sonrasını görme ve “halının altına süpürülmüş” sorunlara ne yapılacağına dair bekleme tercihinin çok daha önem kazandığı açık.

Seçim sonrası en kötüsü, enflasyondaki bugün sunulan pembe tablonun “1 Nisan şakası” olduğunun ortaya çıkması olacak.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir

Deutsche Welle