Dolar'ın TL karşısında hızla yükselişi ekonomik endişeleri giderek arttırıyor. Ekonomist Emre Alkin, dövizin neden yükseldiğine dair Dünya'daki köşe yazısında çarpıcı yorumlarda bulundu.

DOLAR 1958'DE DE 9 TL OLDU! KARA BORSADA 20 TL

Dolar'ın geçmişte de 9 TL olduğunu hatırlatan Alkin, "En ciddi devalüasyonu 1958'de yaşamışız. Tam olarak 1 dolar 2.9 lira iken resmi olarak 9 TL oluvermiş. Karaborsada ise 20 TL'ye yükselmiş. Yani malın fiyatından çok bulunmasının önemli olduğu anlar yaşamışız. O zamanki hükümet dış borçları dondurmaktan piyasa ekonomisiyle uyuşmayan uygulamalara kadar birçok önlemi "yaparım ha" diye seslendirdiği için kilometre taşı niteliğinde bir devalüasyona imza atmış. Sonrası malum. " ifadelerini kullandı.

"TL'NİN DEĞER KAYBETMESİNİN NEDENİ PİYASADAN KOPUK ÖNERİLER..."

TL'nin değer kaybının nedenini açıklayan Alkin, "Geriye dönüp baktığımızda TL'nin değer kaybı çoğunlukla piyasa gerçeklerinden kopuk öneriler ya da uygulamalar sebebiyle olmuş diyebilirim. Mesela 57. Hükümet tarafından denenen "sürüklenen kur" gibi. Enflasyonla mücadelenin hep kestirme yollarına başvurmamız, ancak dışa bağımlılık konusunda devrim niteliğinde atılımlar yapmaktan kaçınmamız sürekli karşımıza döviz krizlerini çıkarmış." diye konuştu.

"GERÇEKLE ARTIK YÜZLEŞELİM

Alkin köşe yazısında şu ifadeleri kullanıyor: "Gerçekle artık yüzleşelim: Türkiye doğal bir para sisteminde yaşıyor. Ulusal paranın yanında bir de dolar var. Herkes borcunu, alacağını, kirasını, kestiği faturayı, alışını satışını ve her türlü maliyetini ve varlığını dolara göre hesaplıyor ya da endeksliyor. Yakın geçmiş ya da çok eski geçmiş fark etmez, herkesin TL'de kaldığı ya da dövizini satıp TL'ye döndüğü için yaşadığı en az bir nahoş anı var. Hal böyleyken, ne zaman politik-sosyal-ekonomik huzursuzluk olsa ortaya çıkan güven bunalımı bireyleri ve kurumları dolara yönlendiriyor. Yani kabahatin nerde olduğunu bulmak için işe tersten bakmayalım:

"Vatandaş alıyor diye döviz yükseliyor" diye bir durum yok. "Döviz yükseliyor diye vatandaş alıyor" demek istiyorum. Sorun çok net olarak güven sorunu. Bu da maalesef 50-60 yılın tecrübesinde yaşandığı gibi, piyasa gerçeklerinin dışında davranmak ya da meselelere kestirmeci kısa vadeli çözümler üretmemizden kaynaklanıyor. Bugün de aynı durumu yaşıyoruz. "