Gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak bugünkü yazısında 2022 yılı için açıklanan asgari ücret rakamını ele aldı. Dilipak, “Şimdi, bu asgari ücret kararının piyasaya nasıl yansıyacağını görmemiz gerek. Asgari ücret 4250 liranın üstüne çıkınca, üniversite mezunu, kıdemli bir eleman ne isteyecek. Mesela asgari ücretle çalışma oranının en yüksek olduğu sektörlerden biri olan tekstilde durum ne olacak?” diye sordu.

Yeni Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, “Asgari ücret mi dediniz!” başlıklı yazısında, “Yurttaş, yeni asgari ücretin kira, gıda ve barınma ihtiyacına yetip yetmediğine bakacak. Eurostat, ülkelerdeki asgari ücreti satın alma gücü paritesine göre de karşılaştırıyormuş. Türkiye’deki asgari ücret Avrupa sıralamasında 10. sırada yer alıyor.” dedi.

Bankamatik memurları için iktidara seslenen Abdurrahman Dilipak, “Bu vesile ile keşke şu devletin sırtında kambur olan, bankamatik memurlardan kurtulalım. Kamuya yüklenmiş, ama oradan otlanıp, sütünü başka yerlere sağdıran ineklerden kurtulalım.” çağrısında bulundu. 

“Senenin başında asgari ücret 385 dolardı. Şimdi 291. Fark 94 dolar..” diyen Abdurrahman Dilipak, “Sonunda “ucuz etin yahnisi yenmez”. Pahalı ve kalitesiz bir emekle de bir yere gidemeyiz. İşi ehline vereceğiz. Ehline de hakettiği değeri. Geçinebilir olmaları yeterli değil. Birine 10.000 lira ver az, ötekine 5000 lira ver çok.” ifadelerini kullandı.

Dilipak’ın yazısının bir kısmı şöyle:

“Yurttaş, yeni asgari ücretin kira, gıda ve barınma ihtiyacına yetip yetmediğine bakacak. Eurostat, ülkelerdeki asgari ücreti satın alma gücü paritesine göre de karşılaştırıyormuş. Türkiye’deki asgari ücret Avrupa sıralamasında 10. sırada yer alıyor “1974’te kişi başına milli gelirin %80,6’sı düzeyinde olan asgari ücret, 2021 yılında milli gelirin yüzde 54,5’ine gerilemesi” ayrıca gidişat ile ilgili not edilmesi gereken bir husus. Senenin başında asgari ücret 385 dolardı. Şimdi 291. Fark 94 dolar.. Bu hesaba göre, “Asgari ücret kişi başına gelire paralel olarak artsaydı brüt asgari ücretin 2021 yılında 2.577 TL değil, 5 bin 645 TL olması gerekirdi.” Türkiye, “AB ülkeleri içinde başbakan devlet başkanı ve yüksek bürokrasi/kamu otoritelerinin maaşının asgari ücrete kıyasla en yüksek olduğu ülke”ymiş. Evet, bu asgari ücret konusunu biz havaic-i asliye olarak düşünelim ve ona göre yurttaşlar olarak ferdan ferda, yurttaşlık, komşuluk, akrabalık, insanlık görevi olarak ihtiyaç sahiplerinin temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere biz de sorumluluk üstlenelim. Yönetim üzerine düşeni yapsın, belediye, sivil toplum, cami-cemaat, işadamları üzerine düşeni yapsın ki, Allah’ın yardımı bize ulaşsın. Yoksa o kazandıklarını sananların kazandıklarının bereketi kalkar ve o kazandıklarını sandıkları para ve mal haramsa, geldiği gibi gider de, giderken de, yeryüzünde cennet hayali kuranlar bu gidişle birlikte cehennemi boylarlar. 
Bu vesile ile keşke şu devletin sırtında kambur olan, bankamatik memurlardan kurtulalım. Kamuya yüklenmiş, ama oradan otlanıp, sütünü başka yerlere sağdıran ineklerden kurtulalım.
Üretim yoksa, ürettiklerinizin kalitesi düşükse, rekabet edecek gücünüz yoksa, asgari ücret yüksek olsa ne yazar, düşük olsa ne yazar. Tek gerçek asgari ücret değil. Bütün maliyet unsurları birbirini etkiler. 
Sonunda “ucuz etin yahnisi yenmez”. Pahalı ve kalitesiz bir emekle de bir yere gidemeyiz. İşi ehline vereceğiz. Ehline de hakettiği değeri. Geçinebilir olmaları yeterli değil. Birine 10.000 lira ver az, ötekine 5000 lira ver çok. Bilgi, beceri, ahlak, zeka, hepsinin bir karşılığı olmalı. Sorun mu üretiyor, sorun mu çözüyor, “Testiyi kıranla” suyu getiren” bir olmamalı. İşçi hakkı, patron hakkı yok. Bir tek HAK var ve hepimiz o hakkı savunacağız, o hak nerede tecelli ederse.
İşçi haklı ise patron da onu savunmalı, patron haklı ise, işçi de onu savunmalı. 
Bu ahlakla ahlaklanana kadar ve Allah’ın yardım, ikram, bereket ve inayeti bize ulaşmadan bu işlerin çözülmesi zor. Kavga eder, birbirimizi yer bitiririz. Bu söz dinlemez topluluklar için yeryüzünde gazabının sonucudur. 
Daha bunun bin beteri, zalimleri öbür dünyada bekliyor. Global anlamda ekonomik, politik, toplumsal kriz devam ederken birilerinin “Moratoryum”dan, “Hiper enflasyon”dan söz ettiği bir zamanda işimiz zor. 
Sabredenlerden, şükredenlerden, haksızlıklara karşı direnenlerden olalım. 
Selâm ve dua ile.”