Geçen hafta perşembe gününe kadar piyasalara hakim olan iyimser hava, Merkez Bankası’nın faiz artırmama kararı ile dağıldı. Dolar 8.06’nın, euro ise 9.54’ün üzerine çıkarak tarihi zirvelerini yeniledi. Uzmanlar TL’de yaşanan değer kaybında Merkez Bankası kararının en önemli neden olduğu görüşünde. Türkiye’nin borç miktarı ve ABD seçimleri de Türk Lirası’na baskı yapan en önemli nedenlerin başında geliyor.

1) MERKEZ BANKASI’NIN FAİZ KARARI

İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı iktisatçı Prof. Dr. Ümit Özlale konu hakkında yaptığı açıklamada, “Türk Lirası'nın geldiği bu seviyenin rekabetçi olma isteğinin değil beceriksizliğin bir sonucu olduğunu düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

Merkez Bankası’nın faiz artırmama kararını doların üzerindeki risklerden biri olarak gören Özlale, “Bugün herhangi bir üniversitede temel ekonomi derslerini almış bir öğrenci dış ticaret fazlası olmayan bir ülkede enflasyon ve risk primini düşürmeden faizler ve kuru aynı anda baskılamanın krize davetiye çıkaracağını bilir.” dedi ve şöyle devam etti:

Sözcü'den Barış ÖZKAN'ın haberine göre, Türkiye'nin en iyi araştırma olanaklarına ve beşeri sermayesine sahip kurumlarından biri olan Merkez Bankası'nın da bunu bilmeme ihtimali yok. O zaman insanın aklına gelen tek açıklama, dünyada sadece iki politikacının inandığı “enflasyonun sebebi faizdir” söyleminin bağımsızlığı çoktandır kalmamış Merkez Bankası marifetiyle Türkiye'de test edilmesi oluyor. Bunun maliyetini de yükselen enflasyon, artan faizler, kronik işsizlik ve iflasın eşiğine gelmiş şirketler olarak ödüyoruz.

İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale

Rekabetçi ve cari fazla veren ülkelerin para birimlerini değersizleştirmek yerine verimlilik odaklı politikaları tercih ettiğini belirten Prof. Özlale, “Kaldı ki Sayın Bakan'ın şimdi savunduğu rekabetçi kur söylemiyle 2019'un sonunda yaptıkları arasında da büyük tutarsızlıklar var. Madem Türk Lirası'nın değer kaybı bize rekabetçilik getirecekti, neden 2019'un sonundan itibaren Türk Lirası'nın değer kaybını önlemek için milyarlarca dolar TCMB rezervi harcandı? Ya da neden kamu bankalarının çok büyük bir risk alarak döviz açık pozisyonu yaratmaları istendi?” diye sordu.

“AÇIKLANAN PROGRAMLAR ANLAMINI YİTİRİYOR”

Yeni ekonomi programında iki sene sonrasının kur hedefinin aşıldığını belirten Prof. Özlale, “Merkez Bankası'nın enflasyon öngörüleri de tutmayacak. Üstelik bu durumla da ilk defa karşılaşmıyoruz. Sayın Bakan'ın her seferinde yeni diye açıkladığı programlar bir ay geçmeden anlamını yitiriyor. Bugün dolar cinsinden yüzde 6'nın üzerinde bir faizle borçlanan, ekonomik gelişmeleri okuyamadığı için en az 40 milyar TL'lik ek faiz maliyetini bu devlete yükleyen ekonomi yönetiminin “kur ve faiz lobisinden” bahsetme imkanı kalmamıştır.” dedi.

Jeopolitik risklere de değinmek gerektiğini belirten Özlale, “Görünen o ki ekonomi alanında alınan bu yanlış kararların maliyetini bir kez daha dış politikadaki gelişmelere yükleme isteği var. Bunun artık vatandaşta ve iş dünyasında bir karşılığı yok.” ifadelerini kullandı.

Ekonomist Dr. Murat Kubilay

2) BIDEN’IN BAŞKAN OLACAĞI BEKLENTİSİ

Sozcu.com.tr’ye konuşan ekonomist Dr. Murat Kubilay ABD seçimlerinin Türk Lirası üzerinde baskı oluşturduğunu söyledi. Döviz cinsinden borçlu şirketlerin finansal güçlerini korumalarında sorun yaratabileceği için, bu şekilde devam etmenin sürdürülebilir olmadığını ifade eden Dr. Kubilay, “Ekonomi yönetimi şu anda büyümenin daha önce geldiği politikalar uyguluyor. Önümüzdeki günlerde de eğer Merkez Bankası ek tedbirler almazsa bu şekilde ilerleyecek.

Avrupa’daki corona virüsü vakalarının tekrar yükselişe geçmesi, Türkiye’de durumun kötüleşmesi ve çok yüksek ihtimalli olmasa da kapatmaların imkan dahilinde bulunması ve ABD başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti adayı Biden’ın olası seçim zaferi de Türk Lirasına baskı yapıyor. Bu noktada Merkez Bankası bir sonraki toplantı tarihi olan 19 Kasım’a kadar kuru, makul seviyelerde tutmaya çalışacak ancak bunun için yeterli önlemleri almadığından dışarısı bozulduğu için Türkiye’de de TL’nin değer kaybının yükselmesi kaçınılmaz hale gelecek.” açıklamasında bulundu.

Piyasalarda hayal kırıklığı olduğunu ve dolar kurunda yukarı yönlü bir yükseliş gerçekleştiğini belirten Dr. Kubilay, “Diğer taraftan Merkez Bankası’nın ağırlıklı ortalama fonlama faizini artırarak, fiili faizi yukarıda tutmasıyla da bu hayal kırıklığının hızlı bir spekülatif atağa dönüşmesi şu ana kadar önlenmiş duruyor. Dolayısı ile Türk Lirası son bir kaç aydaki istikrarlı değer kayıplarına devam ederken çok büyük hızlı sıçramaları da görmüyor.” dedi.

ABD Başkanlık seçimleri yaklaşırken, anket sonuçları Türkiye gibi gelişen ülkelerin para birimlerini etkiliyor. İngiliz Financial Times gazetesi, Joe Biden'ın seçileceği beklentisinin TL ve Rus rublesini olumsuz etkilediğine, diğer gelişen ülke para birimleri ile TL ve rublenin farklı yönlerde hareket ettiğine dikkat çekti.

3) TÜRKİYE’NİN BORCUNU ÖDEYEMEYECEĞİ ENDİŞESİ

Yalova Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Baki Demirel ise Türkiye’nin borçlarına vurgu yaptı.

Doç. Dr. Demirel, “En önemli endişe küresel çevrelerde bu kadar borcun ödenemeyecek olması yönünde. Kur yükselmesin diye kaybedilen yaklaşık 120 milyar dolar da bu endişeleri artırıyor.

Merkez Bankası’nın faiz konusunda yarattığı son belirsizlik hem faiz hem de döviz kuru üzerindeki baskıyı artırıyor. Merkez’in politikalarına olan güven azaldı. Faizi yüzde 24 seviyesinden çok hızlı bir şekilde yüzde 8.25 seviyesine çekti. Ancak aynı şekilde yükseltemiyor.” açıklamasında bulundu.

Yalova Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Baki Demirel

4) JEOPOLİTİK RİSKLER TAKİP EDİLİYOR

Piyasada TCMB kararı haricinde yakından izlenen gelişmeler arasında ABD seçimleri, Brexit, corona virüsünde küresel ve lokal artış trendi, AB ile tansiyonun yeniden artması endişesi, Azerbaycan-Ermenistan gerilimi ve S-400 hava savunma sistemleri konusunda devam eden süreç öne çıkıyor.