Miladi 2021 yılının ilk günlerini yaşıyoruz…
Peki, nasıl bir yıl olacak 2021…
Ekonomisi gittikçe bozulan bir ülke…
Geçim sıkıntısı yaşayan milyonlar…
Evine et, meyve alamayan anneler..
Çocuğuna harçlık veremeyen babalar…
Müthiş bir gelir uçurumu ve adaletsizliği olan bir ülkeden bahsediyoruz…
İşte bu tabloyu kaleme alan Habertürk yazarı Sevilay Yılman, 2021 yılının pahalı bir yıl olacağını yazdı.
Yılman, “Doğalgazdan, elektriğe, emlak vergisinden motorlu taşıtlar vergisine, köprü geçişlerinden, otoyol geçişlerine yani hayatın her alanında gerçekleşen zamlara merhaba diyerek başladık 2021'e!” dedi.
Marketteki fiyatları tek tek anlatan Sevilay Yılman’ın, “Sağlıklı olur mu bilmem ama pahalı bir yıl olacağı kesin!” başlıklı yazısı şöyle;

“İnşallah tüm insanlığın karşısına kara bir bela olarak dikilen virüs ve salgın 2021'de defolup gider.
Tabii bu temennimiz.
Dileğimiz.
Allah’a kalmış bir iş artık.
Yani yeni yılımızın sağlıklı bir yıl olup olmayacağını bilmemiz mümkün değil.
Ama bildiğimiz bir şey var.
O da çok pahalı bir yıl olacağı…
Emareleri zaten vardı bu pahalılığın.
Yeni yılın ilk sabahı duyurulan zamlarla iyice belirginleşti.
Doğalgazdan, elektriğe, emlak vergisinden motorlu taşıtlar vergisine, köprü geçişlerinden, otoyol geçişlerine yani hayatın her alanında gerçekleşen zamlara merhaba diyerek başladık 2021'e!
Zaten el yakıyordu her şey.
Bu yeni zamların yansıması ile birlikte market, pazar belli ki yangın yerine dönecek.
Bu arada şunu da söylemeden geçemeyeceğim.
Bilindiği üzere resmi rakamlara göre ülkedeki enflasyon yüzde 14!
Valla nasıl bulunuyor bu oran bilmiyorum ama bilinçli bir tüketici, ev ekonomisini bizzat yöneten biri olarak söylüyorum…
Benim tespitlerime göre enflasyon çok daha yüksek bir seyirde ilerliyor.
Hayat gerçekten hiç olmadığı kadar çok pahalı.
Tabii ki her şeyin başı sağlık ama o sağlığın olabilmesi için de bir insanın iyi ve doğru beslenmesi şart.
Süt ürünleri başta olmak üzere sağlıklı beslenmede öncü olan ürünlerin fiyatları almış başını gitmiş durumda.
En ucuz ama en ucuz marketin fiyatına göre söylüyorum.
Bir bardak süt (200 gr) 1.90 TL!
Kaymaksız yoğurt (100 gr) 7.25 TL.
Beyaz peynir (600 gram) 30 TL.
Düşünün günde 200 gram peynir yense bir evde…
Haftalık peynir fiyatı 70 TL’ye filan geliyor.
Ayda 280 TL.
Asgari Ücret  alan ve 4 kişilik ailesinin sorumluluğu olan bir insanın peyniri bu şekilde tüketmesi imkan dahilinde bile değil.
Yani bırakın eti, tavuğu, balığı filan.
İnsanlar en temel gıda besinlerinden bile mahrum yaşamak durumunda bu fiyatlarla.
Gerek Covid gerekse diğer mevsimsel griplerden filan korunma amacıyla tüketilmesi tavsiye edilen C vitamini depoları portakal, mandalina ve diğer meyvelerin fiyatları ise korkunç!
Düşünün…
4 kişilik bir aile haftada 4 kilo en ucuz portakalı tüketse 32 TL.
Yani bu ailede C vitamini depolansın diye ayda kişi başı 4 kilo portakal yenmesi hedeflense ödeyeceği para en az 128 TL.
Ki o 4 kiloyla filan da C vitamini depolanmaz!
Çünkü uzmanlar grip ve benzer hastalıklara karşı bağışıklığı güçlendirmek için günde en az beş porsiyon C vitaminli besini şart koşuyor.
Velhasıl değerli okurlarım.
Hayat pahalı ve görünen o ki daha da pahalanmaya devam edecek.
Bu arada yazımı bitirmeden evvel şunu da eklemek istiyorum.
Evet gündem yoğun.
Türban, Ayasofya ve daha başka siyasi polemikler bayağı bir dikkat çekiyor.
Bilgisayarın başına geçtiğimde yeni yılın ilk yazısında onlardan birine gireyim dedim.
Ama sonra vazgeçtim.
Çünkü içimden gelmedi o konulara girmek.
Çünkü halkın gerçek gündemi türban için kim ne demiş ne saçmalamış ya da filanca siyasetçi filancaya ne demiş. Bugün seçim olsaymış hangi parti kaç puan alırmış, Boğaçiçi Üniversitesi’nin rektörlüğüne kim atanmış vs değil.
Mevcut hayat pahalılığı!
Benim gibi orta seviyede geliri olan bir vatandaş bile hayat pahalılığına kafa yormaya ve dahası ay sonunu getirebilmek için çetele tutmaya başlamışsa…
Kim bilir asgari ücretle, emekli maaşıyla geçimini sağlamaya çalışan vatandaş ne haldedir.
Ve onlar bu haldeyken, onların gerçek gündemi yoksulluk, pahalılık, işsizlik filan iken.
Kamu adına kullanmak için emanet edilmiş bu köşede suni gündemlerin içinde debelenmek yerine en azından yeni yılın bu ilk yazısında vatandaşın hakikatini seslendirerek bütün bir yıl içerisinde de böyle olması için totemli bir başlangıç yapmak istedim.”