Londra merkezli ekonomi dergisi The Economist, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile  Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in dostluğunu kaleme aldı. Komplo teorileri ile adından sıklıkla söz ettiren ekonomi dergisi, "Vladimir Putin ve Recep Tayyip Erdoğan sert güçlerin kardeşliğini kurdu." yorumunu yaptı. 

NATO'yu Vladimir Putin'i devirmeye çalışmakla suçlayan Rusya'nın, ABD ve Avrupa Birliği ile Rus muhalif lider  Alexei Navanyl nedeniyle arasının kötü olduğunu kaydeden Economist, Rusya'nın NATO içindeki tek dostunun Türkiye olduğunu belirtti.

"ERDOĞAN'IN SESSİZLİĞİ OLAĞANÜSTÜ ANLAŞMAYA TANIKLIK EDİYOR"

Dergide; "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Navalny'ye kötü muamele ya da bunu protesto eden binlerce Rus'un tutuklanması hakkında hiçbir şey söylemedi. Onun sessizliği, iki otoriter lider arasında gelişen olağanüstü bir anlaşmaya tanıklık ediyor. Olası olmayan bir ilişki. Derin tarihsel çekişmeler Rusya ile Türkiye'yi böler ve çıkarları birçok alanda bazen şiddetli bir şekilde çatışır. Yine de iki adam, bölgesel siyaseti yeniden şekillendiren ve Türkiye'nin Batılı müttefikleri için tuhaf sorunlar yaratan sert güçte bir bağı paylaşıyor." ifadeleri yer aldı.

İki ülkenin Libya ve  Suriye iç savaşı üzerinde bazı noktalarda ayrışmalar yaşadığı, Dağlık Karabağ savaşında Türkiye'nin Azerbaycan'ı; Rusya'nın Ermenistan'ı desteklediği belirtildi.

Azerbaycan ordusu tarafından kullanılan Türkiye'nin Silahlı İnsansız Hava Araçları'nın (SİHA) Ermenistan'a ait Rus tanklarını vurduğu, bu gelişmeler karşısında Dağlık Karabağ'daki çatışmanın büyüyeceğine ilişkin endişelerin arttığına dikkat çeken dergi, Putin'in en yakın iş ortağı Erdoğan'ı övdüğünü kaydetti.

"Böyle bir ortakla çalışmak sadece keyifli değil, aynı zamanda güvenli" yorumunu yapan dergi, "Bu tavır, Rusya ve Türkiye'nin karşı taraflarda olduğu Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana en büyük jeopolitik sarsıntılardan birini temsil ediyor." ifadelerini kullandı.

KARABAĞ'IN KURTULUŞUNU SURİYE'NİN PARÇALANMASINA BAĞLADI!

The Economist, Dağlık Karabağ'ın kurtuluşunu Suriye iç savaşına bağladı. Dergi; "Amerika'nın üstün bir ordusu olabilir, ancak Suriye'ye girme konusundaki isteksiz davrandı. ABD'nin bu tavrı Rusya ve Türkiye'ye bölgenin sorumluluğuna bıraktı. Dağlık Karabağ konusunda yaklaşık 30 yıl süren sonuçsuz görüşmelerin ardından, Azerbaycan'ın topraklarını geri kazanmasına ve Kafkasya'daki en köklü çatışmalardan birini sarsmasına yardımcı olan, Türkiye'nin askeri desteği ve Rusya'nın rızasıydı." ifadelerine yer verdi.

Çok kutuplu dünya düzeni ile ilgili analiz yapan Londra merkezli dergi, söz konusu gelişmeler ışığında, "Aynı zamanda sert gücün kullanımı ve çok kutuplu bir dünyanın gerçekliği hakkında bir mesaj taşıyor. Putin'e göre bu, yeni çok kutuplu düzenin göstergesiydi. Rusya’nın misyonu Amerika’nın yeni hegemonyasını sınırlamaktı." ifadelerini kullandı.

İKİ LİDER DE İMPARATORLUK NOSTALJİSİ YAŞIYOR

2016’dan beri  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en sık görüştüğü liderlerden birinin Putin olduğu belirtilirken ticaret ve yatırımın iki ülke arasında çok kritik bir öneme sahip olduğu kaydedildi. Economist, “İki lider de imparatorluk nostaljisini paylaşıyor. Putin kendisini Sovyet imparatorluğunu yeniden kuran bir vatansever olarak konumlarken Erdoğan da ülkesinin Osmanlı geçmişini kullanarak agresif bir dış politika izliyor. Yunanistan, Rum Kesimi ve Fransa ile mücadele ederek Ege Denizi’ndeki Yunan adalarını almak istiyor. Kendisini İslam dünyasının sesi olarak düşünüyor” yorumunu yaptı.

PUTİN NATO'YU ZAYIFLATMAK İÇİN TÜRKİYE'Yİ KULLANIYOR!

Türkiye ile Rusya arasında yaşanan uçak kazası ve 36 Türk askerinin öldürülmesi olaylarını hatırlatan The Economist, "Yine de Türkiye doğrudan Rusya ile karşı karşıya gelmemeye dikkat etti ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a yapılan saldırıyı suçladı. Putin de eşit derecede uzlaşmacı bir tavır sergiledi ve Türkiye'nin intikam almasına ve Rus jetleri yerde kalırken savaş uçaklarıyla Suriye mevzilerini vurmasına izin verdi. Putin söz konusu olduğunda, NATO’yu zayıflatmak için Türkiye’yi kullanmak, Suriye’de Esad’a yardım etmekten daha önemli." dedi.

İKİ DEVLET DE AVRUPA'DAN DIŞLANDI

Türkiye ve Rusya'nın, Avrupa'dan dışlanma konusunda aynı acı duyguyu paylaştığını kaydeden dergi, "Türkiye'nin AB'ye katılma girişimleri neredeyse altmış yıldır reddediliyor. Bugünün kavgacı ve otoriter Türkiye'sinin kulüpte yeri olmadığı açık. Ancak Avrupa'daki ruh hali ve 80 milyonu aşkın Müslüman bir ulusun korkusu öyle ki, gelişen bir demokrasi haline gelse bile Türkiye'ye muhtemelen izin verilmeyecek." ifadeleri kullandı.