ZİLLET aşağılık anlamındadır. İLLET hastalık, dert anlamındadır. MİLLET aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil,duygu,ülkü,tarih, kültür ve çıkar birliği olan insanlar topluluğudur. CUMHUR herhangi bir şeyin en büyük kısmı, bir topluluğun çoğunluğu veya önde gelenleri anlamında kullanılır. Hepsinin kökeni Arapça'ya dayanır.

Bu dört kelimenin, bir toplumun bağrında hançer olup, aynı toprak parçası üzerinde yaşayan insanları, her alanda derinden yaralayarak, bölük pörçük edeceği bilinseydi, bu sözcükler, sözlüklerde şimdiki yerini bulamayabilirdi. Bugünler de ayrışmanın temsilcisi olan bu ses kümeleri maalesef halkı birbirinden kopuk hale getirerek, karanlık daireler içine almıştır.

Zillet, millet, cumhur kelimelerinden, illet bir toplum meydana getirme çabası başarılı olabilir mi? Bin bir kalıba giren kelimelere ayrımcılığın, hasedin, kinin ruhunu üflerseniz, elbette nihai amacınız olan ortak uygarlığınızı ve yaşamınızı, illetli bir hale getirmekte başarılı olursunuz. Hastalıklı bir bünye ateşsiz olamayacağı gibi, dert dolu toplumların da yangından kaçınamayacağı barizdir.

Bugün zarara neden olan bu büyük ateşlere bakış açısı ve alevleri söndürme isteği, tarih boyunca bu denli bir suistimale uğramamıştı. Fikri, ruhi ve zihni çatlaklar, karakteristik arabesk toplumlarında maalesef çok hızlı yol almaktadır. Birçok temel çıkarlarını gerçekleştirmek için işbirliği yapan arabesk ruhlu insanların, üzerlerindeki en önemli belirti uyku ve şuursuzluktur.

Uyku ve şuursuzluğun şurubunu halka zorla içiren "CUMHUR", devletin tüm imkanlarını, kendi bekaları ve vatandaşının uyanmaması için, hiç de etik olmayan bir şekilde kullanmaktadır. Ne yazık ki korku kaftanını giymiş, sorumlu memurların, bu ilkesizliğe alet olması, ülkenin kaderi açısından pekte iç açıcı gözükmemektedir. Gücü elinde balyoz gibi tutan "CUMHUR" un, muhalif gördügü, kendine "Millet" diyen topluluğun başına vurarak zulmetmesi; bu gurubu zillet olarak görmesi ve göstermesi, bölücülüğün ta kendisi değilde nedir? Gerçek bir ayrıştırma mühendisliği ancak bu kadar yapılabilir.

- Biz eskiden böyle değildik. Hamaset kokan bu türdeki cümleler tetkik edildiği zaman, çokta mantığa dayalı ifadeler olmadığı anlaşılacaktır. Bu coğrafyada yaşayan Anadolu'daki etnik yapılar, süregelen zaman içinde, ne yazık ki farklı bir görüntü verememiştir. Yakın zamana bakacak olursak, ideolojik kılıf takınmış beyinlerin sağ sol kavgasını görürsünüz.

Firavunları bellirsiz bir kavga; sonunda niçini şüpheli çatışma. Bu toplum birlikte yaşama yetisini hiçbir zaman öğrenemedi. Osmanlı Anadolu' yu bu açıdan çok iyi analiz etmişti. Tehlikeyi bütün büyüklüğü ile görebilmişti. Saraya Anadolu'dan bırak cariye almayı, hizmetçi bile kabul etmemiş. Osmanlı bir aile devleti idi. Siyasi, ekonomik ve sosyal açıdan irdelendiği vakit, bu devleti 6 asır ayakta tutabilmenin en büyük nedenlerinden biri, siyaseten sürekli sorun çıkaran ANADOLU İNSANINI uzak durarak idare etmesidir.

Düşünmesi bile ironik. Sene 1453. Nesil birbirine karşı garip sesler çıkarıyor. Kelimelerin bedenine hakaretvari karanlık anlamlar giydiriyor. - Millet değilsiniz, zilletsiniz, illetsiniz... Osmanlı Hanedan'ı fikirden yoksun tartışmanın, cahilliğin, hilenin, menfaatçi çatışmanın ayak seslerini duyarak, içine girdiği öngörüyü çok iyi tahlil etmişti. Ve bu toprakların entellektüel insan yetiştiremeyecek kadar köhne olduğunu sezmişti.

ANADOLU'YA it payı vererek uzaktan idare etmeyi yeğlemişti. Hatta bir kaç seçici evliliklerin dışındaki eş seçimlerini bile, farklı ırklardan tercih etmişlerdir. Konuyu daha da ironik hale getirelim. Anadolu topraklarını gözlemlediğiniz zaman, Osmanlı eseri olan dört minareli cami göremezsiniz. Dağından taşından su fışkıran Anadolu'da, o kadar çok nehir, akarsu, dere var ama üzerlerinde bir tane MOSTAR KÖPRÜSÜ yok.

İnsanlar yıllarca suyun ötesine geçme mücadelesi vermiş. Niçin yapmamış? Sorgulamadan edemiyorsun. Entellektüelliğe kapalı bu köhne zihniyetin, yeşillenip boy göstermesi imkansız denecek kadar zordu. Yapılacak en güzel şey bu cahiliyeti oluruna uygun şekilde idare edip, Rumeli' de daha aydın, ANADOLU TOPLUMUNDAN FARKLI BİR TOPLUM kurmalıydı. Yıl 2019 Anadolu insanında değişen nedir? Aslında değişen pek bir şey yok.

Cahiliyet, menfaatperestlik, şekilcilik yine diz boyu. Karın tokluğuna her yalana inanan bir toplum. "Zulmün olduğu yerde tarafsız duran" veya yanında olan namussuz bir toplum.

OSMANLI HAKLIYMIŞ...