Bir devletin bekası, gündelik söylemlerle değil nesline yaptığı yatırımlarla belli olmaktadır. Ülkelerin, çağın içinde bulunduğu zorluklar ve yaşanılan felaketler onların çocuklarına sahip çıkmaya başlamasını akıllarına getirmektedir. Bu her dönemde olmuştur. Mesela savaş ve afetlerden ya da tramvatik toplumsal değişimlerden sonra yayınlar ve projelerle nesle yönelik uygulamalar artmıştır. Çeşitli tarihsel süreçlerde, savaşlar dönemi arkasında, ahlaki bozulma ve olumsuzlukların arttığı zaman dilimlerinde çocuklara yönelik kitapların, dergilerin, gazetelerin ve benzer ön almaların devlet ve millet tarafından çocukların geleceğini korumaya yönelik alınan tedbirler kapsamında sıklaştığı görülmektedir. (Gerçi şimdilerde nesilleri ve yetişmiş insanları kolayca harcamanın farklı yöntemleri! de olmaktadır fakat o başka bir yazının konusu olduğundan onu sonraki yazılara bırakalım.) Bunlarla birlikte çağımızda, bozulmalar ve gelişmişlikten kopmalar global seviyedeki değişimlerin de etkisinde kalmıştır. Bunlardan en önemlilerindne biri de düşünceyi felç eden digital oyunlardır.

Çağımızda insanlığı bir hastalık gibi saran ve bağımlı hale getiren video oyunlarının çocuklar ve yetişkinler üzerindeki etkileri eğitim ölçmelerinde ve özellikle bir başarı çıktısı olarak görülen sınavlarda olumsuz sonuçları görülmektedir.  Ayrıca bir kamera karşısına geçip en verimli zamanların izlenme ve tatmin psikolojisiyle eriyip gittiğini görmek mümkündür. Neredeyse hiç kitap okumadan geçen çocukluk çağı, yönlendirilmeye müsait kitleleri doğurmakta ve düşünmeden, gündelik yaşayarak geleceği sadece eylemde değil ulaşılmaz hayaller dünyasında tasarlayan bir nesil ortaya çıkmaktadır. Tabi aile de bu süreçte eğer destek değilse ve reel yönlendirmelerle çocuğu disipline etmiyorsa toplumu saran sanal ve sahte kahramanlar bir nesli boş hülyaların içine atmaktadır. Sonra da ecdattan hamasetle bahseden ama işe geldiğinde suya sabuna dokunmayan bir fikirsiz (düşünemeyen, kıyas edemeyen) topluluk meydana gelmektedir. Kestirmeden ifade etmek gerekirse elin adamı yapıyor bizden neden şu çıkmıyor ya da bu olmuyor diye boş vızıltıların konuşulduğu altı boş sesler toplumun her alanında söylenir hale gelmektedir.

Bu çerçevede çağımızda nesilleri etkileyen birçok sanal etkenden sadece biri olan video oyunlarına bakıldığında, bu oyunların çocuklar ve yetişkinlerin müptela olmasını sağlayan yüksek skor, oyunun sonu ve hikâyesi, rol oynama gibi özellikleri, oynayanların bağımlılığa giden yollardan ailevi problemlere, eğitim ortamında yaşanan sorunlara, başarısız deneyimlerin yaşanması ve ruhsal bozukluklar gibi psikolojik sorunlara sebep olduğu görülmektedir. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle ve görsel medyanın da etkisiyle evlere, iş yerlerine vs. giren bilgisayar ve internetle, bundan etkilenen birçok çocuk ve birey bulunmaktadır.

Görsel medya çağındaki teknolojik gelişmelerin kitle iletişim alanlarına yansımasıyla medyanın toplumdaki etkin güç merkezlerinden biri olduğu görülmektedir. Bu gelişmelerin yanı sıra, medya patronları, editörler ve köşe yazarlarını da içine alan medya elitleri de toplumsal yapı içinde önemli bir güç haline dönüştüğü anlaşılmaktadır. Dünyayı artık medya olmadan düşünmek imkânsız bir hale gelmektedir. Teknolojik gelişmelerle doğrudan ilgili olan medyanın, iletişim aracı olarak insanın yaşamını çeşitli yönleriyle etkilediği de bilinen bir gerçektir.

Medya, toplumu farklı şekillerde değiştirmekte, bazı yönlerden faydalı bir görev üstlenirken, bir taraftan da insanlığı olumsuz şekilde etkilemektedir. Medyanın insanların, eğitim-öğretimle ile ilgili bilgi eksikliklerini tamamlamada büyük görevler üstlendiği görülmektedir. Medya, özellikle bireylerin bilgi, kanaat, tutum, duygu ve davranışları üzerinde önemli bir etkiye sahip olmaktadır. Sadece bireyler değil, toplumdaki birçok kurumun, kısacası bütün toplumun ve kültürün medyanın etkileme alanının sınırları içinde olduğu anlaşılmaktadır.

Medya, birçok alan ve işlevinin yanında çağımızın yeni nesillerinin hayatında yer edinmesi bakımından çok önemli hale gelmiştir. Televizyon, sinema, internet, oyunlar bunlardan bazılarıdır. Medyanın bir parçası olan oyunlar da toplumdaki birçok yaş kategorisi için kendini bulma, rahatlama ve stres atma gibi algılanmaktadır. Çağımızda oyun endüstrisinin büyük bir çoğunluğunun çıktığı Amerika Birleşik Devletleri’ne bakıldığında, 6-44 yaş arası Amerikalıların %72’sinin video oyunları oynadığı araştırmalara yansımıştır (şimdilerde bu oran daha da artmıştır).

Türkiye’de ise internet üzerinden ücretsiz video oyun kullanımı rakamlarına bakıldığında, bir yılda 5 milyon kullanıcıyla %534 artış gösterdiği görülmektedir. Türkiye’de bilgisayar kullanıcılarının yüzde 70’ten fazlası, yani yaklaşık 20 milyon kişi video oyunu oynamaktadır. Oyunların, teknolojinin gelişmesine paralel olarak insan hayatının büyük bir kısmını işgal etmesi, sadece çocukları değil yetişkinleri de farklı şekillerde etkilemekte ve insanların zamanını almaktadır. Video oyunu oynayanların, haftanın 18 saatini oyun oynayarak geçirmesi, video oyunlarının çağımızda insanları nasıl etkilediğini göstermesi açısından önemlidir.

Çağımızda belki bir topaç, çember oyunu, birdirbir, seksek ya da bir sapan avı, bir masal anlatısı eskisi kadar ön planda olmamakta; fakat internet dünyası ve hazırlanmış cd, dvx, xbox, playstation gibi sanal ve sosyal oyun materyalleri ile bunların oynatıldığı ortamlar çocukları ve büyükleri etkileyecek kadar hayatın içinde yer aldığı görülmektedir. Bu ortamlarda çocukların veya yetişkinlerin kendisinden ve gerçek hayattan kaçma isteği, yaşadıkları ortamdan uzaklaşma düşüncesi, onları bilgisayar ve sanal oyun dünyasına yöneltmektedir. Sosyal medya oyunlarının sosyal ağdaki pek çok kişiyle iletişim kurmayı ve bu kişilerle sanal ortamda oyun oynayabilmeyi sağlamasından dolayı da çok sayıda kişinin bilgisayar ekranına bağlandığı görülmektedir.

Video oyun kullanıcıları, her türlü iletişim, tüketim ve sosyal aktivite ihtiyacını sosyal medya oyunlarıyla gidermeye çalışmaktadırlar. Bu durum, insanlar arası iletişimin yüz yüze, beden dili ve temas aracılığıyla gerçekleşmesini engellemekte ve zayıflatmaktadır. Sosyal ve sanal ortamdaki video oyunları insanları rahatlatıcı olarak algılansa da belirli bir zamandan sonra özellikle çocuklarda bağımlılığa ve diğer psikolojik sıkıntılara hatta çeşitli sağlık sorunlarına sebep olmaktadır. Bu bağımlılığın olumsuz yönlerine bakıldığında çocuklarda, agresif davranışların sergilenmesi, kişilik bozuklukları, bazı duyguların yitirilmesi, öğrenmede sıkıntıların yaşanması, çocuklarda erken ergenlik yaşanması, hareketsizlikten kaynaklanan sağlık sorunları, asosyallik, hayattan bıkmışlık, aile ve çevresiyle sorunların ortaya çıkması, eğitim öğretim hayatında başarısızlıkların artması, ikili ilişkilerde yaşanan zorluklar ve kaygı düzeyinin artması, kilo alma ve görme bozuklukları gibi daha birçok etkileri görülmektedir.

 Çocuklarda meydana gelen bu psikolojik sorunlar öncelikle onları dış yaşamdan koparmakta ve kendi içine kapanık bir kişiliğe dönüştürerek çocukları bağımlı hale getirmektedir. Zaman içerisinde birçok sosyal aktiviteden kopan çocuklar veya yetişkinler, kendilerine yemek yiyecek zaman bile ayıramaz hale gelmekte ve video oyunlarına bağımlı olmaktadırlar. İnsanlar, özellikle çocuklar ve gençler, video oyunlarına bağımlı hale gelmekte ve bu bağımlılık diğer bağımlılıkları kadar etkili ve ciddi olmaktadır. Saatlerce, aralıksız video oyunu oynadığı için hayatı biten çocuklar olmaktadır. The Guardian gazetesinin 5 Mart 2010 Cuma günü yaptığı habere göre “Ebeveynlerin saatlerce oynadıkları online video oyunu sebebiyle bakılmayan öz kızları açlıktan hayatını kaybetti” video oyun bağımlılığının çocuklar üzerindeki etkisi anlaşılmaktadır. Bu ve bunun gibi etkilerinden dolayı video oyunu bağımlılığı bu çağda önemli bir sorun haline gelmiştir.

İnsanları, video oyunlarına bağımlı hale getiren ve oyunları bağımlılık aracı yapan bazı sebepler bulunmaktadır. Bunlar, genelde ruhsal ve sosyal sebeplerden meydana gelmektedir. Hayattaki başarısız deneyimler, düşük ebeveyn desteği, okulda yaşanan problemler; insanları oyunlara bağımlı hale getirmekte, keşif ve karakter merkezli oyun türleri, yüksek skor, oyunun hikâyesi ve oyunun bitişinin olması, oyunların oyuncuları kendine çekme sebepleri arasında yer almaktadır. Çocukları oyun bağımlılığına iten en önemli sebeplerden biri, yaşadığı ortam ve yaptıklarında başarısızlıklar yaşaması ya da başarının az olmasıdır denebilir. İnsanlar genelde yaşamı mücadele etmeden, kolay yoldan elde etmek istemektedir. Bundan dolayı özellikle çocuklar, yaşamla mücadele edemediklerinde, moral bozukluğu ve psikolojik rahatsızlıklarla beraber kendilerini video oyunlarının dünyasına salmaktadırlar.

Video oyunlarında bağımlılık, aslında çocukların saatler boyunca bilgisayar başında oturmalarıyla kendilerini, bulunduğu ortamdan uzaklaştırmak, yani kafalarını toplayıp rahatlamak düşüncesiyle başlamaktadır. Aileler, çocuklarının hayatın gerçek yüzüyle karşılaşacak kadar büyüdüklerini düşünmektedirler. Bunun sonucunda da ya yaşamın çalışılmadan elde edilmeyeceğini söyleyerek çocuklarını zorlamakta ya da çocuklarının ebeveynlerine ihtiyacının olmadığını, kendi başlarının çaresine bakabileceklerini düşünerek çocuklarını serbest bırakmaktadırlar. Çocuk, baskı altında da baskı görmeden de kontrolü kendi başına elde tutacak konumda olamamaktadır. Bu yüzden kendini ifade etmek amacıyla başka yerlere atma duygusuyla kendini bulmaya çalışmaktadır. Özellikle de sanal âlemin yarışçı ve rekabetçi, adrenali artırıcı, hayali ve düşsel bir ortam sunması, çocuklara sanal bir sosyal sağlaması video oyunlarına yönelmeyi artırmaktadır. Video oyunlarında bağımlılığı önlemek için; çağımızda teknolojiyi hayatımızdan çıkaramayacağımız için bu kullanımın sınırlı olmasında yarar bulunmaktadır. Video oyunlarının, insan yaşamının her alanını işgal etmemesi için günün belirli zaman dilimlerinde oynamak suretiyle bağımlılığın önüne geçme sağlanmaya çalışılmalıdır.

Çocukların video bağımlılığını önleme adına çocuğun sanal âlem yerine, doğal ortamlarda vakit geçirmesinin sağlanması, ikili arkadaşlık ilişkilerinde çocuğa destek olunması, sportif etkinliklerinin yaptırılması, sosyal faaliyetlere yönlendirilmesi, teknik gözetime önem verilmesi ve onlara farklı ilgi alanlarının (çeşitli kurslar vs…) oluşturulması ve en önemlisi de aile diyaloglarının sıklaştırılması gerekmektedir. Tüm bunlara rağmen çocuk bağımlılıktan kurtulamıyorsa ve bu durum onun yaşamını olumsuz etkiliyorsa alanında uzman bir psikologdan yardım alınması gerekmektedir.