“Her şey aslına rücu eder”Bu gerçeği bir kez daha kanlı canlı yaşıyoruz. Pandemi sebebiyle yeni normalden bahsedilirken, meğer biz eski normale dönüyormuşuz.

Tarih tekerrürden ibarettir, gelişen siyasi olayları tarihte yaşananlardan ayrı ele alırsak bizleri yönetmeleri çok kolay oluyor algıyı istediği yöne çevirebiliyorlar.Eski normal deyince Pandemi öncesi aklınıza gelmesin, çok eski bir normalden bahsediyorum. 2000 öncesi normal hayattan, mafya babalarının devlete ayar verdiği, siyasette söz sahibi oldukları, Devletin en müşkül işlerini mafyaların çözebildiği, televizyon ve gazetecilerinin mafya babalarının peşinden koştuğu canlı yayınlara çıkıp demeçler verebildiği, siyasetçi ve işadamlarını canlı yayında tehdit edebildikleri, kendi istekleri doğrultusunda hareket etmeyen, yani kendi jargonları ile “hizaya gelmeyen” bürokratların faili meçhul cinayetlere kurban gittiği ve bütün bu yaşananların normal olarak karşılandığı… Yani anlayacağınız ülke yönetiminde mafyaların dolaylı değil direkt olarak müdahale edebildiği bir eski normalden bahsediyorum.

Devlet Bahçeli’nin uzun uğraşlar sonucu İktidar’a kabul ettirip hayata geçirdipi infaz yasasıyla salıverilen Alaaddin Çakıcı’nın Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik yayınlanan tehdit mektubu ve siyasetçilerin buna karşı duruşunu geçmiş yıllarda yaşanan benzer olaylar ile kıyaslamazsak Ülke üzerindeki senaryo kurucularının tuzağına düşmüş oluruz. Şahsen benim tabirim ile “mafya affıyla” serbest kalan kişilerden biri de geçmişte Devlete birçok hizmetleri olduğunu mahkeme salonlarında itiraf eden Alaattin Çakıcı’dır.Söz konusu infaz yasası ile salıverilen Organize suç örgütü liderliğinden hüküm giymiş Alaattin Çakıcı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik ağır tehditler içeren bir mektup yayınladı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Meclis grup toplantısında AKP’nin “yargıda reform” iddiasını eleştirmiş ve “Mafya liderlerini, uyuşturucu kaçakçıları serbest bırakıp düşünce suçlularını hapsetmekten vazgeçecek misin?” demişti.Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında kendisini ima ederek “mafya” dediğini belirten Çakıcı, Twitter hesabı üzerinden paylaştığı yazılı açıklamasında, CHP liderine “Akıllı ol”, “Vatan hainleri ile Bahçeli’yi bir kefeye koyarsan hayatının hatasını yaparsın”, “Kazığa oturturum” gibi tehdit ve hakaret içerikli çirkin ifadeler yöneltti.MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kendisi de bir Siyasi Parti Genel Başkanı olması hasebiyle, iki gündür Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik tehdit ve hakaretlerde bulunan suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’ya haddini bildirmek yerine ona ilginç yakıştırmalar ile sahip çıktı. Alaattin Çakıcı için “Ülküdaşım, dava arkadaşım ve ülkücü bir Şehit Babanın oğludur” dedi. Açıkça suç olan tehditler için ise “demokratik fatura” dedi. Devlet Bahçeli şunu bilmelidir ki Alaattin Çakıcı hakkındaki “Ülkücüdür”, “Dava arkadaşımdır” türünden söylemleri toplumun Alaattin Çakıcı’ya bakışını ve Çakıcı’nın toplum hafızasındaki vasfını değiştirmeyecektir. Her fırsatta demokrasiden ve hukuktan dem vuran iktidar kanadı’nın ve özellikle de uzun yıllardır mafya ve çetelerle adeta savaşan ve bitiren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ana muhalefet partisi liderinin Alaattin Çakıcı tarafından açıkça tehdit edilmesi karşısında suskunluğu ise çok manidar.

Nisan 2020’de AKP iktidarının yaptığı yasal düzenleme ile gece yarısı Sincan Kapalı Cezaevi’nden tahliye edilen Alaattin Çakıcı, Adana’da gövde gösterisi niteliğinde bir toplantı gerçekleştirdiMHP Adana Milletvekili Muharrem Varlı, Hüseyin Sözlü’nün kardeşi Reis Sözlü, Adana MHP il ve ilçe yönetimleri, ülkü ocakları il başkanı gibi siyasilerin de katıldığı toplantıya bölgenin tanınan isimlerinden Mehmet Şirin Aksoy, Menderes Kutlu, İskenderun’dan Bedrettin Öz, Batmanlı Zeki Gültekin ve çok sayıda ünlü isimlerin yer aldığı ziyaret siyasilerin de yer aldığı tam bir “Babalar” buluşması idi. Sonrasında Ankara’da yeraltı dünyasının önemli ismi Kürt Ahmet (Ahmet Turgut) ile buluştu.Gövde gösterisi niteliğindeki bütün bu buluşmaların ardından Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik yapılan bu tehdit, açıkçası ben de “Eski Normale mi dönüyoruz” hissini uyandırmadı değil. Türkiye Cumhuriyeti’nin çeteler ve mafyalar karşısında verdiği mücadele ve kazanımlar birkaç siyasetçinin çıkar ve menfaatleri uğruna feda edilmemelidir. Yaşanan gelişmelerle bakılırsa bitmediği ve küllerinden doğmaya çalıştığı açıkça görülen çetelerle mücadele aralıksız devam etmeli, Zihninde Mafya ve çetelere teslim olan değil hukuk ve adaletin hakim olduğu bir toplum görmeyi arzulayan herkesin bu mücadeleye omuz vermesi, sesini yükseltmesi gerekmektedir.