Covid-19 salgınını bahane gösterilerek; kısıtlamaların, sokağa çıkma yasaklarının, ekonomileri kapatmanın, yeniden gündeme geldiği günleri hep beraber yaşamaktayız.

Buna karşılık olarak tepkileri, öfkeyi, kitlesel hareketleri de görmeye başladık. En yakın örneği Almanya’da geçtiğimiz hafta sonu yaşanan olaylardı. Yapılan gösteriler şiddetli olaylara dönüştü. Hatta halkın polisle çatışmasına kadar vardı. Bu kısıtlamalara tepkilerle, aşı karşıtlarının tepkileri artarak devam edeceğini tahmin etmek çok zorda olmasa gerek.

2021 yılında dünyanın önüne çok farklı konular koyacaklar. Geriye döndüğümüzde göreceğiz k; bizim için Covid-19 daha basit bir olaymış.

Size bahsedeceğim konu “Büyük Reset” yani “Büyük Sıfırlama.” Kapitalizm artık başka bir mecraya evrilmekte ve bunu bize iyi bir şeymiş gibi sunmaya hazırlanmaktadır.

2008 yılında Amerika’da yaşanan ekonomik krizi hatırlayınız. Bugünler için o kriz bir milattı ve Kapitalizm ’in iflasının habercisiydi. Bu kriz döngüsel değil yapısal bir krizdi.  Doların 50 yıllık suiistimali artık saklanamaz hale gelmişti. Fakat her piyasa işi gibi o kriz de saklandı, kılıflandı ve bugünlere gelindi.

 1929 Büyük Burhanı’ndan da büyük olan 2008 krizinden 2 yıl sonra 2010 Şubatı’nda Bill Gates’in TED Talks’ta “Innovating to Zero” (Sıfıra Evrilmek) konuşması, diğeri ise Rockefeller Vakfı’nın Mayıs 2010’daki “Lock Step Scenario”sudur (Sıkıyönetim Senaryosu(planı).

Bu iki veri Covit-19 ve Great Reset (Büyük sıfırlama) bağlantısına ışık tutuyor. Kanımca, bugün daha önceden yazılmış ve planlanmış bir (senaryonun)projenin içerisinde yaşıyoruz.

Rockefeller ’in Lock Step projesi özetle şöyleydi:

2012’de çok etkili bir pandemi dünyayı saracak. Bu, 2009’daki H1N1 domuz gribinden farklı olarak çok bulaşıcı ve ölümcül. Yaban kazlarından yayılan salgın, 7 ayda dünyanın yüzde 20’sine bulaşacak ve 8 milyon insan ölecek. Ekonomiler duracak, küresel insan ve mal dolaşımı bitecek, turizm kalmayacak, alışveriş merkezleri boşalacak. Hükümetler ve liderler çok sıkı önlemler alacak. Yüz maskeleri zorunlu hale getirilecek, tren ve otobüs terminallerinde vücut ısısı ölçümleri yapılacak. İnsanların özgürlükleri kısıtlanacak, pandemi hafifledikten sonra bile sıkıyönetim tedbirleri sürecek. Bütün dünyadaki yönetimler demir yumruk düzenine geçecek.”

Bill Gates, o meşhur konuşmasında ise; küresel ısınmanın önlenebilmesi için kurduğu denklemi anlatırken, 2050’de karbon emisyonunun sıfırlanabilmesi için insan nüfusunun azaltılmasından söz ediyordu.

The ekonomist dergisinin “2021 yılında dünya” isimli kapağında, bize anlatmak istediklerini sizlere dilim döndüğünce aktarmak istiyorum.

Bu fotoğraf üzerinde birtakım semboller bulunmaktadır. Aslında verilmek istenen mesajlar, dergi kapağında çok açık bir şekilde ifade edilmiş.

Mesele ortadan ikiye bölünmüş Amerikan bayrağı, kutuplaşmış ikiye bölünmüş bir Amerikan halkını temsil ettiğini yorumlamak zor bir şey değil.

En önemli olduğunu düşündüğüm bu kumar makinasının jeton atma bölümü.  “Jeton atın” yazması gereken yere, “insert stımulus funds”, “teşvik fonları atın” diye yazıyor.

 Burada kumar makinesinin kolunun başının da dünya şeklinde olduğunu düşünürsek Dünyanın başına gelecek olasılıkların kuvvetli olduğunu düşünüyorum. Yaşanacak olumsuz olaylar sonucunda teşvik fonları, pandemi başladığı zaman nasıl dağıtıldıysa yine halka dağıtılmaya devam edeceğini anlıyoruz.

 Amerika’da tartışma konusu olan, hatta Cumhuriyetçiler ve demokratlar arasında da bir siyasi krize dönüşen, geçtiğimiz seçim öncesinde izlediğimiz gibi bir süreç vardı. Sadece Amerika’da değil, Avrupa Birliğinde de aynı şekilde bunlar geçerli oldu. Dünyanın birçok ülkesinde bu teşvik fonları konuşuldu. Hatta bu teşvik fonlarının hane halkına dağıtımı kısmi olarak gerçekleştirildi.  

 Dünya bir ekonomik kriz yaşadı. Hep birlikte gördük bunu. 2020 yılının mart ayında çöken finans sistemi ve ayakta durması için sürekli teşvik paketleri gündeme geldi. Bu bize teşvik paketlerinin Covid-19 için olduğu bize söylendi. Daha önceki yaşanmış ekonomik krizlere, özellikle finans krizlerine baktığımız zaman, bundan çıkış yolunun, bu teşvik paketlerinin açıklanması olduğunu görürüz. Fakat, burada farklı olan bir durum var.

Daha önceki kurtarma paketleri büyük finans şirketleri için üretilmiş idi.  Ama bu sefer halklara, hane halklarına, küçük ve orta ölçekli işletmelere verilecek fonlar söz konusu oluyor.  Gündeme geliyor ve bu durum çöküşe giden o finans sisteminin yıkımını hızlandıracak bir faktör olarak karşımıza çıkıyor.

The ekonomistin kapağında ön plana çıkan ve basit olarak anlaşılan sembollerde neler görüyoruz?

Aşıyı görüyoruz, ağzına maske olan bir emoje görüyoruz. Soru işareti, yani bir belirsizlik görüyoruz. En tepede gitmekte olan bir covidi görüyoruz.2021 yılının haziran ayından itibaren Covid’i konuşmayı bırakacağız. Başka bir şeyleri konuşmaya başlayacağız. Bu süreç Haziran’dan itibaren bitiyor ve başka bir süreç bizi bekliyor olacak. Nükleer bir tehdit görüyoruz. Altında Joe Biden’in fotoğrafı var.

 Tiktok uygulamasının sembolü var. Amerikan doları var.

Dolarla ilgili büyük değişiklikler olacak, 2021 yılında. Deutsch bank’ın en son yayınladığı rapor da bile çok şaşırtıcı bilgiler var. Altında ki fotoğrafa baktığımızda yeşil bir rüzgâr dürbünü görüyoruz. Bundan yeşil, sürdürülebilir enerji anlamına geldiğini düşünüyorum.

 Çin bayrağını görüyoruz. Şu an yükselişte olan, ardından düşüp yeniden çıkacak bir borsa grafiği görüyoruz. Bunu borsa eğrisi olarakta düşünebiliriz, gıda borsasının eğrisi olarakta.

 Onun arkasından yanan bir ağaç görüyoruz.  Bunun iklim değişikliğine bağlı olarak orman yangınları anlamına geliyor. Bu senede çok ciddi bir şekilde orman yangınları oldu.

Zoom uygulamasının ile görüşme yapılan uygulamanın logosunu görüyoruz. Bundan böyle toplantıları internet üzerinden yapılacağını anlıyoruz.

The ekonomist dergisinin içerisinde on farklı makale yazılmış. Ve bunlar içinde şöyle söyleniyor.

“Önümüzde ki yıl izlenilecek on trend.” Böyle yazıyor ve on makale yayınlıyor. Bu makalelerin başlıklarına ve içeriklerine baktığımız zaman görüyoruz ki, bir tanesi “Aşı üzerinde ki savaşlar” diyor. Aşının dağıtımından tutun da aşıya karşı gelecek olan insanlara kadar, aşının getirdiği zorluklar hakkında bir yazı. Bir diğeri “KARIŞIK BİR EKONOMİK İYİLEŞME”. Kısmen iyileşirken, kısmen başka taraflarda bozulmalardan bahsediyor. Başka bir makale, “Yeni dünya düzensizliğinin yamanması yama ile kapanması” başlığında. “Daha fazla Amerika Birleşik Devletleri, Çin gerilimi” diyor. Bir başka makalede “ön plana çıkan şirketler” den bahsediyor. Bunun içerisinde de Huwai ve Tiktok gibi şirketlerin Jeopolitik birer tehdit haline gelmesinden bahsediyor.

 Başka bir makalede Teknolojiye uyumdan bahsediyor. Video konferans online ticaret gibi teknolojinin hayatımıza nasıl hızlı bir şekilde ve çok ciddi oranda büyüyerek girdiğini bu makalede anlatıyor. Yine başka bir makalede ise dünya üzerinde ki seyahatin fiziki olarak, uçaklara biniyoruz, araçlara biniyoruz, gemilere biniyoruz ve gidiyoruz. Gittiğimiz yerlerde toplantılar yapıyoruz. Bu durumun nasıl azaldığını, bunun turistik anlamda da dünya üzerinde seyahatsiz,” Dolaşılmayan bir dünya” başlığıyla. Yayınlanan bir yazı olarak okuyoruz.

Bir diğer makale de “iklim değişikliği ile ilgili bir fırsat” diyor. İşte bugün aslında en çok üzerinde durmamız gereken konu belki de bu iklim değişikliği. Bunun nasıl bir fırsata dönüştürülebileceği ile ilgili tıpkı pandemiyi bir fırsat olarak gören ve bunu fırsata çeviren zihniyette olduğu gibi. Neredeyse pandemi bizim için Allah’ın bir lütfu oldu diyecekler.

 Başka bir makalede ise “diğer riskler için uyanış çağrısı” başlığıyla dergide yer alıyor. Burada da antibiyotik direnci. Bu salgınla ilgili yapılan tedavilerden doğacak etkiler. Bunun dışında başka tehdit olarak koyduğu konular var. Nükleer terör ve benzeri konulardan bahsediyor. The ekonomist böyle bir fotoğraf ortaya koyuyor.

The Ekonomist, 2020 yılının mayıs ayında bir karikatür yayınlamıştı.

 Ringe çıkmış iki tane boksör var. Birisinin başı dünya şeklinde diğerinin ki de virüs şeklinde ve dünya virüse galip geliyor. Yumruk atarak onu sersemleştiriyor.

 Maçı kazanacağı belli ve bu karikatürün ismi The prelimınary raund, yani eleme maçı.  Bu maç bittikten sonra daha büyük, daha zorlu belki de kazanılması imkânsız gibi görünen başka bir maç var.  Ve orta da çok güçlü gösterilen rakip onun da şortunun üzerinde “clımate change”, “iklim değişikliği” yazıyor.

İklim değişikliği yıllarca önümüze getiriliyor. Zihinler alıştırılıyor sanırsam. İnsan ister istemez düşünüyor, acaba bizim önümüze konulduğu kadar dünyanın büyük bir iklim sorunu var mı?  Yoksa bu biraz büyütülüyor mu? Bu sorunu dünyanın önüne koyarak, pandemi de olduğu gibi korku salarsalar, halk bunu pandemiden daha büyük sorun olarak görebilir.

Hatta Time dergisinin bir kapağı da “The Great Reset”, “Büyük Reset” başlığıyla çıktı. O sayının içerisinde bir makale vardı.  Yazılmış bir makale var bir kurgu 2023 yılında bir kişinin dünyanın 2020 yılından itibaren o zamana kadar nelerin yaşayacağını görmüş gibi anlatıyordu.  Ve orada da önümüze koydukları enteresan bir projeksiyon vardı. Diyordu ki 2022 yılı yaz ayının haziran ayında dünyanın başına öyle bir şey geldi ki bu iklim değişikliğine bağlı felaketlerden kaynaklı olarak dünya bir kıtlık yaşayacak.

Bir tarımsal kıtlık başlatmak istiyorsanız, iklim değişikliği bir kıtlığa sebep olabilir. Ama dünyada ki yiyecek piyasasının ve bunları üreten şirketlerin tekelleşmesinin kötü niyetli olması da bu kıtlığı sağlayabilir. Dünyanın önüne böyle bir şey getirilebilir. Iklimin dışında; şirketokrasinin bir oyunu ile karşı karşıya kalabiliriz.

Dünya kendi kendini atayan elitistler tarafından işletilen dijital teknokrasiye bağlı olarak sıfırlanacak. Teknokrasi nedir diye sorarsanız; Bütün karar verme süreçlerinin teknik uzmanların ellerinde olduğu bir yönetim şeklidir. Yönetim kademelerinde sadece Bilgi, deneyim ve yetenek sahibi bilim insanları, mühendisler ve teknolojistler yer alır.

 Bu eşi görülmemiş büyüklükte bir güç kapma ve demokrasi yıkmak için sosyal sınıfların yeniden yapılanmasını içerir, ulusal sınırları kaldırmak ve halk tarafından seçilmemiş belirli bir zümre ya da belirli bir grup tarafından uzaktan toplumların yönetilmesi. Geçmişte "yeni dünya düzeni" olarak adlandırılan şey artık "Büyük Sıfırlama" olarak önümüze geliyor.

“Büyük sıfırlama” bize “sosyal kredi” kimliği verecekler, insanlığı güçlü yapay zekâ tarafından denetlenen teknolojik bir gözetleme cihazına entegre etmeyi amaçlayan teknokratik bir yapıyla dünya karşı karşıya kalacaktır.  Çin bununla ilgili bir pilot çalışma başlatmış durumda. Hayatın her alanını kapsayacak sistemle birlikte vatandaşların puanlarını belirlemede, harcama alışkanları, sosyal medya kullanımı, arkadaş çevresi gibi son derece kapsamlı unsurların dahil olduğu bir algoritma sarmalı etkili olacak. Sigara içilmeyen bölgelerde yapılan yasak ihlalleri ve borcunu zamanında ödememek gibi davranışlar cezalandırılırken, ödemelerini zamanında yapma ve toplumsal sorumluluk projelerinde gönüllü yer alma gibi davranış biçimleri mükafatlandırılacak. Puanı yüksek kişilere hastane ve kamu dairelerinde daha az sıra bekleme, otellerde indirim ve daha fazla iş imkânı sağlama gibi olanaklar tanınması da düşünülüyor. ilk başta iyi gibi gözükse, makinelerin kontrol ettiği bir dünya, ne kadar sağlıklı olur?

Dünya ekonomik Forum’un ana mesajı kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Klaus Schwab tarafından 3.Hazıran 2020 tarihinde sıfırlama konusunda şu mesajı veriyordu;

"Dünya, eğitimden sosyal sözleşmelere ve çalışma koşullarına kadar toplumlarımızın ve ekonomilerimizin tüm yönlerini yeniden canlandırmak için ortak ve hızlı hareket etmelidir... Amerika Birleşik Devletleri'nden Çin'e kadar her ülke katılmalı ve petrol ve gazdan teknolojiye kadar her endüstri dönüştürülmelidir. Kısacası, kapitalizmin bir 'Büyük Sıfırlama' gerekir."

Kulağa hoş geliyor değil mi?

2021 çok şeylere gebe. Allah sonumuzu hayırlı etsin. Kapitalizm ‘in bir planı varsa, Rabbimin de bir planı var.

Yaşayan çok şey görecek.