Bazen bir ülkenin hava kuvvetleri büyük bir savaşın seyrini değiştirecek kadar etkili olabiliyor. 2. Dünya Savaşının en kritik dönüm noktalarından biri, 1940 yazı ve sonbaharında, Alman ve İngiliz Hava Kuvvetleri arasında yaşanan büyük hava savaşı olarak kabul ediliyor. Almanya, bu hava savaşını kaybetmesi sebebiyle İngiltere’nin işgalinden vazgeçti ve önceliğini Rusya’nın işgaline verdi.

Neticede Sovyetler Birliği dâhil olunca tüm savaşın seyri değişti. Dönemin İngiltere Başbakanı Winston Churchill, bu savaş sebebiyle, İngiliz Hava Kuvvetlerine olan minnettarlığını 20 Ağustos 1940’ta yaptığı bir konuşmada şu sözlerle dile getirmişti: “Harp tarihi boyunca hiçbir zaman bu kadar çok sayıda insan bu kadar az sayıda insana borçlu olmadı.” Diğer yandan savaşta hava gücünü kullanamayan ülkeler daha baştan savunmasız kalıyor ve yenilgi kaçınılmaz oluyor.

1967 Arap-İsrail Savaşında, savaş pilotlarını çok daha iyi düzeyde eğiten ve harbe hazırlayan İsrail Hava Kuvvetleri, savaşın ilk saatlerinde gizleme ve yanıltma taktiklerini de kullanarak, Mısır Hava Kuvvetleri uçaklarının çoğunluğunu yerde yakaladı ve imha etti. Uçaklarının çoğunluğunu harbin daha başlangıcında kaybede n Mısır ordusu, havada savunmasız kaldı ve birkaç gün içinde savaşı tamamen kaybetti. 1967 Arap-İsrail Savaşı, hava gücünü kullanamayan ülkelerin harbi kaybedeceklerini gösteriyor.

Bir hava gücünün ülkeyi etkin olarak savunabilmesi, yetişmiş, profesyonel ve motivasyonu yüksek yeterli sayıda personele, modern ve etkin silah ve sistemlere ve sürdürülebilir lojistik desteğe bağlı. Hava gücünün özelliği gereği, burada en önemli faktör olarak insan gücü öne çıkıyor. Neredeyse tamamen subay ve astsubaylardan oluşan, profesyonel ve iyi eğitimli personel altyapısına sahip olmaksızın hava gücünün savaşabilmesi mümkün olamıyor.

İnsan gücü bakımından en kritik faktör ise harbe hazır pilot sayısı. NATO standartlarına göre, hava savaşının arzu edilen tempoda ve etkinlikte sürdürülebilmesi için savaş uçaklarının kokpitlerindeki her bir koltuk için en az iki pilota ihtiyaç duyuluyor. Türkiye’nin toplamda 300 civarında savaş uçağı var.

Bu uçaklardan bir kısmı iki kişilik kokpite sahip. Bu durumda Türk Hava Kuvvetlerinin en az 800-900 civarında harbe hazır pilota sahip olması gerekiyor. Savaş uçaklarının yanı sıra havadan ihbar kontrol uçakları, havada yakıt ikmali uçakları, ulaştırma uçakları ve helikopterler için de pilot ihtiyacı var. Bu sebeple Türk Hava Kuvvetleri, savaş pilotlarına ilave olarak 300-400 harbe hazır pilota daha ihtiyaç duyuyor.

Bu sayılara, karargâhlarda ve harekât merkezlerinde görev yapması gereken, ayrıca Deniz/Kara Kuvvetleriyle koordinasyon için görevlendirilmesi gereken pilot sayılarının da ilave edilmesi gerekiyor. Bu kapsamda yaklaşık 400-500 pilota daha ihtiyaç duyuluyor. Neticede Türk Hava Kuvvetleri büyüklüğündeki bir hava gücünün etkin olarak harp edebilmesi için toplamda 2000 civarında harbe hazır pilota ihtiyacı olduğu ortaya çıkıyor.