Bir toplumu ifsat etmenin yolu, psikolojik savaş, ideolojik yıkım-2
 

Bezmenov röportajına psikolojik savaşın 4 aşamasını; Demoralizasyon, destabilizasyon, krizler ve normalleşme olarak ifade ediyor.

Yuri Bezmenov; “Bu çok büyük ve yavaş işleyen bir beyin yıkama süreci ve 4 temel aşamadan oluşuyor. İlk süreç demoralizasyon. Bir ulusu demoralize etmek 15 ile 20 yıl alır. Demorolize olmuş bir kişi doğru bilgiyi değerlendirme yetisini kaybeder. Gerçekten onun için hiçbir şey ifade etmez. Belge ve resimlerden oluşan güvenilir delillerle ona bilgi banyosu yaptırsam bile yine de inanmayı reddeder. Taa ki düşman botunun tekmesini yiyene kadar. Ondan sonra anlar ama öncesinde değil. Demoralizasyon durumunun trajedisi budur.” 

Bezmenov psikolojik savaşın ilk adımı olan demoralizasyonu doğru ve anlaşılır bir şekilde ifade ediliyor. Moralı bozulan, yani Demorolize olan kişiler, gerçeğe karşı kendisini kapatıyor. Aslında şahısların Demorolize olması için kullanılan enstrümanların da önemi yoktur. Bugün bu görevi misyon edinmiş bir kesim basın organı mevcut yayın akışlarını, çoğu yalan haberden oluşan bir sistematik Demoralizasyon üzerine kurmuş durumdalar ve akıldan çok duyguları hedef alarak bu misyonu yerine getirmekteler. Örnek vermek gerekirse  yakın zamandan örnek vereyim. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Milli Uzay Programı'nı açıklamasıyla ülke gündemi bir anda uzaya ve 2023'te Ay'a yapılacak yolculuğa odaklandı. Hatta o kadar odaklandı ki A Haber, uzaydaki madenlerin ekonomiye nasıl kazandırılacağını bile konuşmaya başladı.

 Sürekli maruz kaldığımız yalan haber bombardımanlarıyla   sersemledik. Üstelik bunu da çoğu zaman akla dayanan, gerçekçi değil, akıl dışı, gerçeğe dayanmayan metotlarla yaptılar. Çünkü hedef, bizi olumsuz giden bir şeye ikna etmek ya da olumsuz giden bir şeyi olumlu gidiyormuş gibi göstermek için ikna etmek ve bu olumsuzluğu düzeltmek değil. Yalnızca bu olumsuzluğun psikolojimizde tahribat meydana getirmesiydi. Şöyle ifade edersek; bir olumsuz olayı beynimize işleyip, orada tutarak, bizden başkası bunu düzeltemez algısını sürekli empoze etmek. 

Kötü giden meseleyi o şekilde tutmakta yeterli değildi, onu en dramatik hali ile sunarak beyinleri işgal ettiler. Bu konuda o kadar çok örnek bulabilirsiniz ki, geriye doğru basını taradığınızda dramatik bir şekilde sunulmuş yalan haberlere rastlayabilirsiniz. 

Bezmenov’un açıklamasında psikolojik savaşın ikinci aşaması destabilizasyon için şöyle devam ediyor röportajında:

“Bir sonraki aşama destabilizasyon. Bu aşamada düşman, fikirleriniz ve tüketim kalıplarınızla ilgilenmez. (Zihniniz) dolmuş ve çöplük olmuş artık önemli değildir.  Bu ülke destabile etmek 2 ile 5 yıl arasında tamamlanır.  Önemli olan esas noktalardır; ekonomi, dış ilişkiler ve savunma sistemleri”   

Bezmenov’a göre de destabilizasyon sürecinde devletin kritik noktaları hedef alınarak güçsüzleştirilir. Bir yandan bu noktalar zayıflatılmaya çalışır, diğer yandan ise kitleler bu alanlarla ilgili güven duygusunu yitirmeye yönlendirilir ve ardından üçüncü süreç gelir.  Demeralize edilerek, psikolojik olarak kuşatılmış ulus, destabilize edilerek güçsüzleştirildikten sonra artık kriz üretimi için uygun koşullara sahiptir. Bu kriz için herhangi bir bahane yeterlidir. Çoğu zaman pek çok bahane aynı anda devreye sokularak kriz çıkartılır. Bu süreç ile hedef ülkeyi işgale açık hale getiren düşman ipleri ele alma aşamasına geçer. 

Psikolojik savaşın son aşaması “normalleşme” olarak alınır. Bezmenov bu aşamayı şu şekilde anlatıyor:

“…ve krizlerin ardından güç yapılarındaki ve ekonomideki şiddetli değişimle birlikte güç yapılarındaki ve ekonomideki şiddetli değişimle birlikte sıra normalleşme sürecine gelir. “Normalleşme”, Sovyet propagandasından alınmış alaycı bir ifadedir.  Sovyet tankları 68’de Çekoslovakya’ya girdiğinde yoldaş Brezhnev dedi ki; kardeş Çekoslovakya normalleşti.”

Brezhnev’in dediği; “Kardeş Çekoslovakya normalleşti.”  Sözü Bezmenov’un İdeolojik yıkım dediği süreci ifade etmeye en iyi örneği teşkil etmektedir.  Yani Demoralizasyon ve destabilizasyon süreçlerini imar edip, kriz oluşturanlar; bu psikolojik savaş sürecini “normalleşme” vaadiyle ülkeyi ele geçirerek tamamladı.    

Ülkemiz kaç kez “normalleşme” sürecinden geçmiştir? Ve daha ne kadar daha bu süreçleri yaşayacağız? Aklımızı kiraya verdiğimiz sürece, algılarımızı ele geçirmeleri ve bizi yönlendirmelerine izin vermiş oluruz. Dedemizin, babamızın yaşadığı ekonomik sıkıntıları; bizlerin bire bir aynı yaşamamız, bir şeylerin hep yanlış gittiğini göstermiyor mu? Çağlar değişiyor, teknolojiler gelişiyor, yollar ve hastaneler yapılıyor ama yoksulluğumuz bitmiyor.  Eğer güçlüden yana olmamışsanız ve bir yerlere gitmek için yalakalık yapmamışsanız, yoksulluk kaderiniz olmaktadır. 

Bir şeyler yanlış gidiyor. Yanlış giden ne?  Bizi yönetecekleri yanlış kararlarla mı seçiyoruz yoksa sistem mi yanlış ve insanı yanlışa teşvik ediyor. 

Hadi! Çıkın işin içinden çıkabilirseniz. Zaman aklımızı başımıza toplama zamanı.

Yeter! Uyan artık!