İnsanın dünyaya bir geliş amacı vardır.  Bu amacının farkına  varırsa  kendini arama yoluna girer. Kendini bulmayan yaşam  gayeside bulamaz,  boşlukta kalıp hayatından lezzet alamaz. Kişiliği oluşmamış bir birey kimlik sıkıntısı çeker ve kolaylıkla başkalarının kuklası olabilir. Özbenlik kişinin kimliğidir.  Kişilik karmaşası yaşamayan hayatında hep huzurlu ve mutlu olur.
Kişiliğimiz  kimliğimizi belirler.  .Sahibine emaneti teslim edene kadar emaneti hakkında ne kadar bilgi bilirsek bizler kendimizi o derece tanırız.  Peki kendimizi tanıdığımızda ne olur ? Bize getirisi ne ? bu gibi sorular aklımıza gelebilir.  İnsan kendini tanımaya başladığı anda dünyanın sahte yüzünden uzaklaşmaya başlar. En büyük keşif kalbin keşfidir.Sakinlik ve sekine inmiş bir kalbe sahip olmak insana verilmiş en büyük nimettir. Hakiki anlamda huzurun otağı olan kalbine olan yakınlık insanın Rabbine olan yakınlık olur.
İmami Gazali hz.
"İbadetlerin esası kalbin tezkiyesidir. Kalbin tasfiyesi de marifet nurunun orada doğması ile mümkündür."  der. Gönülde yaşayan zihnin vesvesesinden kurtularak sonsuz sevgi kaynağına ulaşır .

Sevgi;  bize yaradanın en büyük nimetidir. kainattaki herşeyin mahiyeti sevgidir. Sevgi boyutu yaradan ile iletişim halidir. Bu eşsiz duyguyu hissetmek için kibirden ve  öfkeden arınan bir kalp gerekir. Sevgiden yoksun bir kalp hastadır ve çevresinde bulunanların da hastalanmasına sebep olur. İnsan, insan olabilmesi için öncelikle kalbini keşfetmeli... İnsan iç içe geçmiş bir evrendir.Bu evrenin çekirdeği ise kalbinde saklıdır.
Bizler saf sevgi ile yaratılmış varlıklarız, lakin benlik denen egomuzu ne kadar güçlü tutarsak o derecede kalbimizden uzaklaşırız. Gönüllere uzaklığı insanin ruhuna olan uzaklığıdır.  Yani kalbine yakınlığı kadar insan kendine ve Rabbine yakın olur. Yaratılış gayemiz olan kendimizi bilmek bizlerin aslî görevidir. Kendinin farkında olmayan hiçbir şeyin farkında olmaz.   Hz. Ali bir sözünde;
Kalp kör olduktan sonra gözlerin görmesinde hiçbir fayda yoktur. diye bize kalbin öneminin birkez daha altını çizerek sözüyle ruhumuza ışık olmuştur.

Çağımızda kapitalist sistemin en büyük oyunu kapitalist bir toplum oluşturup gönülden uzak maddeye bağımlı kişilikleri inşa etmektir. Çünkü uyanan huşyar bir ruh  maddenin esaretinden kurtulur. Doymayan nefisler ise tuzlu suyu içer gibi gittikçe susuzlaşır ve azgınlaşır.  Şeytanında en büyük isteği bu değil mi?!

Gönül yurduna varmak için öncelikle masiva ve  malayani işleri terk etmemiz gerekir. Ömrün bereketi anca bu şekilde hissedilir. Hoşgörü ve  sevgi  kalbin gıdasıdır. Nefret ve kin insanın düşmanı.  Affetmek ise kişiye en büyük şifadır.



Yüreğine göç, insanin yaşamında huzur ve mutluluğu kazanmasıdır. Cennete namzet bir hayat yaşamanın sırrı o büyük göçün neticesinde saklı. O beldenin sakini olup huzuru doya doya yudumlamak dileğiyle...

Aslı Soylu