Oltu Şuura Hükumeti

Dünyanın pek çok farklı bölgesindeki coğrafyaların siyasi tarihine yönelik araştırma yazıları kaleme almış biri olarak, doğduğum kasabaya dair bir yazı hazırlamak gerçekten heyecan verici oldu.

Dede kütüğüm olan Oltu, gurbetin sılaya dönüşme noktası dede-nene, amca-hala, dayı-teyzelere kavuşma; sımsıcak kuşanılma duygusudur benim için.

Öte yandan bu durum kan bağı açısından olduğu kadar “Oltu Şuura Hükümeti” gibi son derece mühim bir tarihi geçmişe sahip olması bakımından da benim için ayrıca önem arz etmektedir.

Türkiye sınırları içerisinden bulunan ve Erzurum ilinin en büyük ilçesi olan Oltu’nun kadim tarihi M.S 7. yüzyıla dayanıyor olsa da, yerleşimin çok daha eski olduğu bilinmektedir.

Tarihi kaynaklara göre Oltu ismini Kıpçakların  boyundan almıştır.  Bir kale yerleşimi olarak kurulmuş, zamanla surların dışında gelişimini devam ettirmiştir. Hem Kale yerleşimi olması, hem de Doğu Anadolu’yu Karadeniz ve Kafkasya’ya bağlayan bir hat üzerinde bulunması Oltu’yu stratejik açıdan da önemli kılmıştır.

Aynı zamanda Orman ve madenleri ile, zengin kaynaklara sahip olan Oltu’nun kadim tarihine tam olarak nüfus edebilmek, bir makale yazısı için mümkün olmayacaktır elbette. Dolayısı ile Doğduğum kasabaya dair satırlarıma biraz daha yakın bir tarihten ‘98 harbinden itibaren temas etmek isterim.

Bilindiği üzere 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşının Osmanlının yenilgisi ile sonuçlanmıştır. Osmanlı açısından ağır koşullar içeren Ayastafenos antlaşması imzalanmış, Kars, Ardahan, Batum, Doğubayazıt ve Eleşkirt savaş tazminatı olarak Rusya’ya bırakılmıştır.

Özellikle Oltu’nun zengin kaynakları, stratejik konumu Rusların iştahını iyice kabartmış bölgede hâkimiyet kurmak için bir yandan nüfus taşırken, diğer yandan büyük kiliseler inşa etmeye başlamışlardır.

Bölge halkları için oldukça zorlu geçen işgal sürecinde Müslüman halkaların bulundukları yerleri terk etmemeleri için âlimler tarafından gizli fetvalar yayınlanmıştır.

1917’de gerçekleşen Bolşevik devriminin ardından Rus kuvvetleri bölgeyi terk ederken Ermenilere teslim etmişlerdir. Ermenilerin yönetimine geçen Oltu halkı neredeyse 40 yıl süren bir zulme maruz kalmıştır.

 İşte bu zorlu süreçte bölgede sancakları tutabilmek için bazı yapılarca geçici hükumetler teşkil edilmiştir.

Bunlardan birisi Bölgede yardım çalışması yapmakta olan Bakü İslam Cemiyetidir. Cemiyet her ne kadar bir yardım teşkilatı olarak varlık gösterse de aynı zamanda halkın direnişini ve örgütlenmesini de yürütmektedir.

 Cemiyet, Merkezi Kars’ta bulunan Gizli İslam Komitesi Oltu şubesini oluşturmak için İsmail Nazarlıoğlu ve Yusuf Ziya bey ile bu anlamda gizli toplantılar gerçekleştirmiştir, kısa süre sonrada Oltu İslam Komitesi kurulmuştur. Böylelikle halkın kendi mücadelesini gerçekleştirebilmesi için örgütlenmesi öngörülmüştür.

Oltu İslam Komitesi Ocak 1918 itibari ile duruma hâkim olmayı başarmıştır. Nitekim Yaklaşık 40 yıl süren Rus işgali sonrasında Oltu halkının paramiliter  (Askeri Kuvvete yardım eden sivil örgüt) bir örgüt olan Teşkilatı Mahsusa birliklerine vermiş olduğu destek neticesinde esaret sonlandırılmış ve Türk ordusu Oltu’ya girmiştir.

Oltu İslam Komitesi Türk ordusunun Oltu’ya gelmesi ile beraber kendisini feish ederek Oltu İslam Terakki komitesi adı ile yeniden kurulmuştur.

Ancak sonrasında Mondros Ateşkes Antlaşmasındaki bazı maddelere muhalefet eden Komite, Karsın İngilizler tarafından işgal edilmesini de şiddetle protesto etmiştir.

Nihayetinde Komite, 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi koşullarına tepki göstererek, yeniden örgütlenmeye başlamış, 18 Ocak 1919’da Kars’ta kurulan “Cenubi Garbi Kafkas Hükümeti”ne bağlı olarak kurulan “Şûra Şubeleri” arasına Oltu da katılmıştır.

Ancak Hükümetin İngilizler tarafından dağıtılması ve özellikle de İngilizlerin Oltu’nun teslimini istemeleri üzerine Meclis-i İdare kendisini fesih etmiştir. Bu gelişme üzerine “Oltu İslam Komitesi” harekete geçerek, “Oltu Şûra Hükümeti’ni kurmuş, böylelikle bağımsızlığını ilan etmiştir.

Oltu Şuura Hükumetinin sınırları, Bardız yayılasından, Olur ilçesi ve Tavusker, Allahuekber Dağları, Göle’nin Karınca düzü, Tetirkos yaylası Kanlı dağının Artvin hududuna kadar olan sırtlarıdır.

Anadolu’da benzeri görülmemiş bir kasaba devleti olarak kurulan Oltu Şura hükumeti, Anayasası, Parlamentosu, Karar Mekanizması, Askeri Ordusu ile tam bir devler sistemi şeklinde varlık göstermiştir.  Oltu ve çevresini söz konusu devlet sistemi ile bir yıl yöneten Şura Hükumeti, bu süreçte Ermenileri sınırlarının içerisine sokmamıştır.

1920’de Oltu Milletvekillerinden oluşan bir heyet Merkezi Mebusuna katılmak üzere İstanbul’a gitmişti. Aynı Zamanda Avrupa Sulh Konferansına Türk heyeti ile beraber katılacak olan heyet Oltu Şura Hükümetinin yetkisini taşımaktaydı.

Ardından 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisinin toplantısına katılmak üzere Oltu Şuura Hükümetini temsilen Yasin Bey Ankara’ya gönderilmiştir. Nihayetinde Büyük Millet Meclisi Hükümetine Oltu’nun Anavatana katılma arzusunda olduğu bildirilmiştir. Büyük Millet Meclisi, 17 Mayıs 1920’de bu isteği kabul ederek, Oltu’nun Anavatana katıldığını ilan etmiş ve Oltu Türkiye ile resmen birleşmiştir.

Aynı yıl Ermeni Saldırıları Oltu’yu yeniden hedef almış, Olur kazası dâhilinde 22 köy tahrip edilmiş 2832 kişi katledilmiştir. Fakat işgalde başarı sağlanamamış, Kafkas tümenine bağlı birlikler tarafından bu taarruz püskürtülmüştür.

Netice itibari yukarda da bahsi geçtiği üzere 1918 yılında kurulan Oltu İslam Komitesinin 25 Mart 1918’de Ermenileri sınır dışı ederek Oltu’yu işgalden temizlemesi her yıl “Oltu’nun kurtuluşu” olarak kutlanmaktadır.

Bir Oltu’lu olarak kurtuluş günümüze katkı sağlamak amacı ile bu satırları yazarken, Rabbimizin tüm İslam beldelerini işgal ve zulümden kurtuluşa eriştirmesini niyaz ediyorum..

                                 Ayşe Müzeyyen Taşçı