Amacından sapan ruhlara yol göstermek

Gündem çok yoğun, ekonomik zorluklar, pandemi, iç karışıklıklar, göçler, savaşlar kısacası hem dünyada hem de ülkemizde çok fazla konu var ancak hepsinin çözümü olabilecek bir konu bütün bu karmaşanın, kargaşanın arasında göz ardı ediliyor. İnsan ruhunun tamiri…

Bu hayati konuyu intiharlar üzerinden açıklamaya çalışacağım:

“Bütün hayatımı bir ev, bir araba almak için mi geçireceğim?”… 

Geçtiğimiz günlerde bir gencin intihar etmeden hemen önce sosyal medyadan yaptığı açıklamada yer alan düşündürücü ifadelerin özeti bu. İlk anda ekonomik anlamda umutsuzluk içeriyor gibi görünen bu anlatımları aslında bilinçli gibi görünen bir tercih yapıldığını ve sorunun daha derinlerde olduğunu gösteriyor. Bu kişi amacını kaybetmiş, belirsiz gördüğü gelecek onu sıkmış, ruhuna ağır gelmiş, çaresiz hissetmiş kendini… 

İntihar eden gencin ailesi de herhangi bir psikolojik sıkıntısı olmadığını, spor yaptığını, yabancı dil öğrenme gayreti içinde olduğunu, kendini sürekli geliştirmeye çalıştığını belirtmişti. Demek ki sorun bu kişinin “boşlukta olması” yani yapacak bir şey bulamaması değil.  

Böyle sevilen bir insan neden intihar eder? Bir umutsuzluk olduğu ve bu umutsuzluğun intiharla sonuçlanmasının altında da çok önemli eksiklikler bulunduğu açık.

DSÖ’ye göre, dünya üzerinde her yıl intihardan dolayı neredeyse 800 bin insan yaşamını yitiriyor. Üstelik bu intiharların nedeni sadece yoksulluk ya da şiddet değil. Örneğin gelişmiş ülkelerden Finlandiya sıralamada ilk 10 içinde yer alıyor. 

Rusya ve Litvanya ise intihar oranı en yüksek ülkeler ve son 10 senede bu oran ikiye katlanmış durumda.

Yapılan araştırmalar intiharların nedeni olarak toplumsal sorunları gösteriyor: Alkol, aile içi şiddet, kötü ebeveynlik, izolasyon, yabancılaşma ve yalnızlık …

Elbette ki intihar tamamen önlenebilir, insanlar kendi canlarına kıyarak sorunları çözebilecekleri yanlışından kurtulabilirler. Bunun ise tek bir yolu var.
 

SORUNLARI SADECE MADDİYAT İLE ÇÖZEMEZSİNİZZ

İnsan dünyaya bir amaçla gelir ki bu Kuran’da bildirildiğine göre eğitim yani ruhtaki eksiklerin giderilip yerini güzelliklerin alması ve sonsuz hayata bir hazırlıktır. 

Hicr Suresi/85- Biz, gökleri, yeri ve her ikisinin arasındakilerini hakkın dışında (herhangi bir amaçla) yaratmadık. Hiç şüphesiz o saat de yaklaşarak-gelmektedir; öyleyse (onlara karşı) güzel davranışlarla davran.

Bu yönde teşvik edilmeyen, eğitilmeyen bir ruh gittikçe bozulur, çocukluktaki saflık, doğallık ortadan kalkar, kötülüğün yoğun bir telkinle öğretilmesiyle birlikte ruh hasta bir hal kazanır. Maddi ya da manevi bir sorunla karşılaştığında huzursuz olur benzer sıkıntılar üst üste gelirse de dengesi tamamen bozulabilir. Olumsuz bir söz, bir başarısızlık hatta çok daha basit bir tartışma konusu bile intihar sebebi olabilir.

Birçok insan bu bozulmayı kendi başına fark edemez veya fark etse de başa çıkamaz, ruhtaki hastalığın artmasıyla birlikte bunalıma hatta intihara kadar sürüklenir.  Eğitim ve gelir düzeyinin yüksek olması da bu gerçeği değiştirmez. 

Bir insanın dengeli, huzurlu olması ve en önemlisi de bunu bütün yaşamı boyunca istikrarlı bir şekilde sürdürebilmesi için mutlaka ve mutlaka imanlı olması gerekir. İntihar girişiminde bulunan ancak başarısız olan bazı kişilerin vazgeçmemeleri aslında buna bir delildir. 

İflas ettiği için intihara kalkan birinin sorunu maddi yardım ile çözülebilir ancak ruhundaki hastalık tedavi edilmezse başka bir sorunla karşılaştığında muhtemelen yine intiharı deneyecektir. Yıllarca çalıştığı sınavda başarılı olamayan bir genç ya da bebeğini kaybeden bir anne için de aynı şey geçerli olabilir. 

İman eden bir insan içinse böyle bir ihtimali düşünmek bile mümkün değildir. İman edenler de birçok sıkıntı ya da olumsuzluk ile karşılaşırlar. Bir anda tüm mal varlıklarını kaybedip, çok yüklü miktarlarda borç içerisinde kalabilirler, ciddi hatta ölümcül bir hastalık ya da sakat kalmakla denenebilirler veya çok sevdikleri insanları kaybedebilirler ama bunların hiçbiri onlar için intihar sebebi olamaz.

Hiç akla gelmeyecek nitelikte zorluklar da olsa iman edenler için intihar gibi bir dengesizlik söz konusu bile olmayacaktır. Herşeyde hayır ve güzellik gören, herşeyin Allah’ın kontrolünde gerçekleştiğini unutmadan yaşayan bir insan için keder, üzüntü, ümitsizlik yoktur. İman eden bir insan kaderin güzelliğini, konforunu yaşar, her olayda Allah’a tevekkül eder yani Allah’ın yarattığını bilir ve ne gerekiyorsa yaparak güzel sonucunu Allah’tan bekler.

Güzel ahlakın güzellikle karşılık bulacağını bilen sıkıntıları da güzellik olarak görmeyi öğrenecektir.

Kuran’a dayalı olmayan bir ahlakta süreklilik de söz konusu olamaz, şartlara, olaylara ya da kişilere göre değişiklik gösterilebilir. Bir insanın düşüncelerinin tam anlamıyla sıhhatli olması için temelinin mutlaka Kuran'a dayalı olması gerekir. Aksi takdirde hiçbir zaman içsel huzur oluşmaz. 

Toplumsal tüm sorunların son bulması için özellikle gençlerimize ruh sahibi, değerli oldukları anlatılmalı, başkalarını da hatta sadece insanlar değil yaratılmış tüm varlıkları değerli görmeleri gerektiği öğretilmelidir. 

Bunu başarabilmek için de okullarımızda iman hakikatlerine yer veren derslerin okutulması, yeryüzünün her katmanında sıklıkla rastlalan fosillerin ücretsiz şekilde sergilenerek canlıların milyonlarca yıldır hiç değişmeden günümüze geldiklerinin anlatılması, iyiliği, sevgiyi, birliği teşvik eden programların televizyonlarda gerekirse zorunlu yayın haline getirilmesi gerekiyor.