Ocakmedya yazarı Sinan Eskicioğlu,'' Dindarlar, Rusların ve Rus yandaşlarının oyununa mı geldi?'' başlıklı bir yazıkaleme aldı. Yazının içeriğinde şunları gündeme taşıdı, işte detayları:

Dindarların bugünlere gelmesi kolay olmadı. Uzun ve zorlu yollardan sonra bugünlere gelindi. Hem maddi açıdan ve hem de kendilerine güvenlerinin oluşarak, varlıklarını ortaya koymaları bakımından. 

Hemen şunu da belirteyim, yazdıklarımdan dindarların bugünkü durumlarını tasvip ettiğimi çıkartmayın. Ancak bugün gelinen noktada; beni düşündüren, okuyup-düşünüp-tekrar tetkik ettiren bazı siyah noktalar var. 

Geçen geçmiştir demekten yana değilim. Hz. Peygamber, müminin iki kere aynı hataya düşmemesi gerektiğini ifade etmiş. Akıllı insan da aynı hatayı iki kere yapmak istemez. 

Dindarların, din anlayışları ve nefisleriyle mücadele konularında yanlışlıkları ve eksiklikleri çok. Buna kimsenin itirazı olamaz. Ama büyük resme baktığımızda; birilerinin, dindarları profesyonelce kandırdığı çok açık. 

Dindarlar derken sağcılardan bahsetmiyorum, bunu açıkça ifade edeyim. 

Kim bu birileri?

Solcular, solun ortası gibi tabirler kullanmadan direk söyleyeyim: Rusya yandaşları. 

Kimdir bu kişiler? 

Bu kişileri bulmak için gazetelere ve TV’lere bakmak yeterli. 

Dindarlar örgütlü çalışmalara başladıklarında ‘komünizmle mücadele’ dernekleri vardı. Dindarlar bu derneklerde faaliyetlerde bulundular. Hatta MTTB gibi yapılar, bulundukları şehirlerin Milliyetçi kuruluşları tarafından destekleniyorlardı. Kimi zaman çalışmalar ve yapılacak organizasyonlar Milliyetçiler tarafından finanse de ediliyordu. 

Zaman ilerledikçe dindarlar milliyetçilerden ayrıldılar ve kendi söylemlerini ortaya koymaya başladılar. Bu andan itibaren dindarlar hem ABD’nin ve hem de Rusların ilgi alanına girdiler. 

Rusların temsilcisi olan bazı solcular (özellikle bazı kelimesini kullanıyorum, kendini solcu niteleyenler hemen üzerine alınmasınlar) milliyetçilere karşı dindarları hem kullandılar ve hem de yanlarında oldular. Çünkü milliyetçilere güvenmiyorlardı. Hangi konuda? Türk devletine mi yoksa ABD’ye mi çalıştıklarından emin değillerdi. 

Özel yetiştirilmiş bu bazı solcular Erbakan koalisyonunda hem dindarları daha yakından tanıdılar ve hem de ABD karşıtlığında birleştiler. Çünkü ortak düşman emperyalist ABD idi. 

Rusya yandaşı olan özel yetiştirilmiş solcular daha sonra da bu ilk tanıdıkları Erbakan’ı vurmaya başladılar. 

Sivas katliamı olarak tarihe geçen olayda bu özel yetiştirilmiş Rusya yandaşları çok etkin rol oynadılar. 

Daha sonraki zamanlarda da ‘Laiklik elden gidiyor’ demeçleriyle 28 Şubat süreci. 

Aradan geçen zamanda ‘cemaat’ adı verilen yapıya girerek, yönlendirmeye başladılar. Hatırlarsanız, bu yapının ilk genişleme alanı Türki Cumhuriyetleri idi, yani Rusya’nın en etkin olduğu coğrafya…

Bu yapının içine yerleştirilen özel kişiler iki devlete birden çalışıyorlardı: Türkiye ve Rusya. 

Sistemde yerlerini alan bu kişiler, bu yapının ABD’ye kaymasına ve onun etkisi altında kalmasına da ses çıkarmadılar. 

Anlayacağınız tamamen çok boyutlu çalışma. Hem içerde, hem dışarda ve hem de karşısında. 

Birçok dernekte faaliyet gösteren bu bazı solcular; methiyelerle övgüler yağdırırken, bilgileri toplayıp strateji üreten Rus yandaşlara sunuyorlardı. 

Biz bugün 15 Temmuz tam olarak anlaşılamamıştır diyorsak, bunun sebebi işin içinde hem ABD’nin ve hem de Rusya’nın olmasındandır. 

Dindarlar, sanıldığı gibi ABD’nin mi oyununa geldi, yoksa Rusya’nın mı?

Acaba 15 Temmuz’u gerçekten ABD mi yaptırdı, yoksa Rusya mı? 

Bunun cevabı, sonrasında fayda sağlayanlarda. 

Dindarlar derken sadece adını zikrettiğim yapı değil, aynı zamanda bugün iktidarı elinde bulunduran Ak partiyi de kastediyorum. Çünkü bugün Ak partiye yön vermeye çalışan, hem yanındaymış gibi olup, hem karşısına geçip parmak sallayan Rusya yandaşı özel yetiştirilmiş kişiler var. 

Bu kişiler ellerindeki kozu da çok iyi kullanıyorlar: PDY ve bu yapının açtığı davalar… İstedikleri dindarları ‘fetocu’ damgasıyla hedef haline getirebiliyorlar. 

Bu kadar olaydan sonra dindarların üç düşünüp bir konuşması gerekli gibi geliyor bana…

Sevgi ve Bilgiyle kalın