Bu iktidar öyle güzel tablolar çiziyordu ki…

2023 hedefleri!

2023 Türkiyesi!

Bu müttefiklerle, bu ekonomik sistemle ve bu kafayla bunların gerçekleşmesinin asla mümkün olmayacağını bizler biliyor, uyarılarımızı yapıyor, önerilerimizi sıralamaktan da geri durmuyorduk.

Ama buna rağmen ne yalan söyleyelim, çizdikleri tablo bizim bile hoşumuza gidiyordu. Aldatmaca olduğunu bile bile.

Ne renkli ve şahane tablolardı onlar.

Mesela 2011 yılında zamanın Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan “Türkiye 2023’e yürüyor” diye bir toplantı tertip etmiş, orada 23 tane hedef göstermişti.

İşte birkaç tanesi:

En az 3 tane nükleer santral hizmete girmiş olacak. 

Ne dersiniz daha ilkinin inşasındaki aksaklıkları gidermeye çalışıyorlar. İkincisi, üçüncüsü kalan 4 yıl içinde bitirilip hizmete alınabilir mi?

Kişi başına düşecek milli gelir 25 bin dolar olacak.

17 yıldır 3 bin dolardan 10 bin küsür dolara çıkabildi. O da ilk yıllarda hesaplama yöntemlerini büyük ölçüde değiştirerek. Kalan 4 yıl içinde acaba bu rakamın 25 bin dolara çıkma ihtimali olabilir mi? Ama ne yalan söyleyelim, alınan borçları gelir hanesine yazarlarsa ve bundan sonra ihtiyaç duydukları borçları verebilecek dost ülkeler ayarlayabilirlerse, kişi başına düşen milli geliri bu rakamın üstüne bile çıkabilirler.  Ama bu rakam geliri değil, ancak borcu ifade edebilir.

Türkiye’nin nüfusu 82 milyona çıkacak. 

Bakın bunu tutturmuşlar. Daha şimdiden. Tebrik etmeye değer bir tahmin mi desek?

 Yıllık ihracat 500 milyar, dış ticaret hacmi 1 trilyon dolar olacak.

Kesinleşmiş rakam olması dolayısıyla 2017 yılının miktarlarını kaydedelim:

31.12.2017 tarihi itibariyle toplam yıllık ihracat 157 milyar dolar, ithalat ise 234 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. Bunların toplamı demek olan dış ticaret hacmi ise 391 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. Dış ticaret açığının gittikçe artarak 77 milyar dolar olarak gerçekleştiği görülüyor. Tarım, sanayi ve hayvancılık ürünleri üretiminin düşüşte olduğu, arttırıcı tedbirlerin ufukta bile gözükmediği bu ortamda, ihracatta yıllık ne kadar artırım sağlayacaklar ki 2023 hedeflerini yakalasınlar? Bırakın hedefi tutturmayı yarısına bile ulaşmak hayal gibi gözüküyor.

İşsizlik yüzde 5 seviyelerine gerileyecek.

İşsiz sayısını devraldıklarından itibaren 17 yılda neredeyse bir misli arttırmışlar. Kalan 4 yılda yüzde 5 seviyelerine nasıl geriletecekler? Milyonlarca işsize iş sağlamak için hangi politikaları var? Yeni fabrikalar mı kurabilecekler? Böyle bir dertleri var mı? Tarımda atılım mı sağlayacaklar? Ekili araziler her yıl azalmakta. Tarım ürünleri ithalatcısı bir ülke olup çıkmadık mı? Hayvancılıkta yenilikler, verim ve ürün arttırıcı tedbirler var da biz mi bilenmiyoruz? Hele diplomalı işsizlere ne gibi iş sahaları açacaklar? Hem de 4 yılda? 

Kendi uçağımızı, üretiyoruz, kendi uydumuzu üretiyoruz. Kendi tanklarımızı üretmeye başladık. Bunların üretimi devam edecek.

8 yıl önce bunlar söylenmiş. Dedikleri vasıtaları o zaman üretiyormuşuz gibi bir imaj verilmiş. 

Bu doğru mu?

Doğru mu?

Türkiye'yi üç kıtanın lojistik merkezi haline getireceğiz. Ne tatlı bir tablo değil mi? Şu ana kadar bunu göremedik. 4 yıl içinde görmeyi o kadar arzu ederiz ki. Ama nasıl, neyle, ne üretimi ile?

DAP ve GAP projeleri tamamlanmış olacak ve dünyanın tahıl ambarı haline geleceğiz.

Ne güzel tablolar.

Dünyanın tahıl ambarı olmak. Bırakın ambar olmayı, kendi ihtiyacımız olan tarhılı üretsek büyük başarı sayacağız. Ufukta bu bile gözükmüyor maalesef.

Demokratikleşme adımlarını sürdüreceğiz özgürlükleri ilerleteceğiz. Yeni bir anayasa ile geleceği kucaklayacağız.

Bunlar hakkında ne diyelim?

Bir şafak vakti kapımızın çalınması ihtimaline binaen en iyisi susalım.

Bir de taraftarların zihninde oluşmuş, Lozan anlaşmasının “gizli maddeleri” ile ilgili herkesin kulağına fısıldadıkları 2023 hedefleri var ki, evlere şenlik.

Şimdi o taraftarlar kendilerini aldatılmış olarak kabul ederler mi, bilinmez.

Bütün bunlardan daha mühimi, 2023 yılına daha 4 yıl varken ülkemizin beka sorunu konuşulur duruma düşürüldük. 

Yönetim anlayışı, borca dayalı ekonomik sistem, sıcak para politikası, faiz belası, değiştirilip üretim ekonomisine geçmedikçe düzelme bekleyemeyiz.

SENELER GEÇERKEN 

Bizi üzdü hep oluşan manzara,

Her seçimde sen eler geçerken...

Oh olsun diyemem, bu  olanlara,

Beka sorunlu seneler geçerken...

Ekrem Şama