“15 TEMMUZ’U FETÖ YAPMADI”

Türkiye’de “Darbe” ve “FETÖ” konusunda en yetkili olan kişi, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu en net bir biçimde bir tv programında açıkladı:

“15 Temmuz’u FETÖ yapmadı, bunu yapanlar sizi rahat bırakırlar mı?”

Bu açıklama büyük bir yankıya sebep olunca da sözlerine açıklık getirmek kabilinden dedi ki:

“Ben 15 Temmuz’u FETÖ yapmadı, derken bunların arkasında Amerika’nın olduğunu söylemek istedim. FETÖ’ye bu işi yaptırtanın Amerika olduğu çok açık değil mi?”

Bu işe biraz bakalım ama neresinden bakalım?

Milli Görüş en başından beri bunu söylemedi mi? 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında Amerika olduğundan, maşa kullandığından habersiz gibi hareket etmeyin. Sadece maşaya karşı değil, o maşayı tutan ellere karşı da tedbir alın, demedi mi? Bu darbenin planlandığı ve yürütüldüğü Amerikan üslerini gündemde tutarken, üslere karşı protesto eylemleri yaparken, Milli Görüşçü kuruluşlar yapayalnız bırakılmadı mı?

AKP iktidarı 15 Temmuz’u maşa kullanarak yaptığı ayan beyan belli olduktan, yandaş medyalarında şahıs şahıs bu işi planlayanların isimlerini bile açıklattırdıktan sonra Amerika’ya ve bu isimlere ne gibi karşılıklar verdi?

“Beraberce yapacak daha çok işimiz var. Amerika ile stratejik ortaklığımız devam ediyor, ilişkimizi başkaları kıskanıyor” diye maşa tutan elleri okşamaktan başka ne yaptılar? Obama gidince yeni gelene “Obama bizi aldatmıştı, size güveniyoruz” mesajı vermediler mi? Şimdi yeni gelene de “Trump bizi defalarca aldattı sizle rahat çalışacağımıza inanıyoruz” derlerse şaşmayız. İbadet, ticaret, ihanet üçgeninden oluşan maşa ile sadece “ibadet” kısmını hapislere tıkıp, gerisini gündeme bile getirmemek, acaba bu maşayı kullanan Amerika’yı darıltmama hassasiyeti midir? Bu Amerika şu an bile devam eden FETÖ’nün “ibadet tabanına” mensup kişileri avlamalarına bakıp, bunların, “maşadan” yukarıya çıkamayışlarına kıs kıs gülüyor mudur?

“Bunu yapanlar sizi rahat bırakırlar mı?” diyor Soylu.

Bu ne demek şimdi?

Acaba iktidar, Amerika’nın yeni darbeler yapmasından mı korkuyor? Acaba ikide bir, “Malvarlığını açıklama” şantajını bunun için mi yaptıklarını düşünüyorlar? Malvarlığı konusunda rahat iseler, neden şantaja boyun eğip “Barış Pınarı” harekatını durdurdular? Acaba neden “Biz artık BOP Eşbaşkanı değiliz” diyemiyorlar? Neden “İslam Birliği” terimini ağızlarına bile alamıyorlar?

“Öleceksek bir defa ama adam gibi ölelim” diyenler de bunlardı? Soylu “Bunu yapanlar sizi rahat bırakırlar mı?” dediğine göre, acaba her gün mü ölüp diriliyorlar?

Acaba bizimkilerin dış politikası artık “sizi rahat bırakırlar mı?” cümlesinin gölgesinde mi şekilleniyor? Acaba “Kanal İstanbul” bizi rahat bırakmalarının bir karşılığı mı olacak? Doğu Akdeniz’deki suskunluğumuz, Yunanistan ile masaya oturmak zorunda bırakılışımız o cümlenin bir gereği midir?

Korku gölgesinde yaşamak, dış politikamızın bir geleneği mi olmuştur acaba?

Bütün dünya Çin’in, kardeşlerimize uyguladığı işkenceleri kınayıp tedbir düşünürken, bizim iktidarın “Çin’in güvenliği Türkiye’nin güvenliğidir” şeklinde özetlenen politikalar takip edip bu işkencelere kör gözle bakmaları yine başka bir korkunun oluşturduğu bir dış politika göstergesi midir?

Avrupa Birliği istedi diye “Aile kurumunu dinamitlercesine” tavizler vermek korkulardan mı tevlit ediyor?

Rusya’dan “İdlip şehitleri” konusunda hesap sormayışı “korku faktörüne” mi dayanıyor?

Acaba “Bana ne Amerika’dan!” cümlesi ile sembolleşen bir dış siyaseti hayata geçirme çabasında olan Milli Görüş ve Erbakan ekolünü, sırtından hançerledikten sonra teslim oldukları, “Küresel güçlerin” iğrenç korku ve şantaja dayanan politikalarının gölgesinden çıkamayışları konusunda bir pişmanlıkları var mıdır?

Var ise “Milli Görüş gömleğini geri giyme” diye bir dertleri oluşmuş mudur? Oluşmuşsa neden çıkıp bunu haykırmazlar? “Bu kapıdan başka çıkış yolu yok” diyen Milli Görüş Lideri Erbakan Hocamızın sözlerini hatırlamışlar mıdır?

İktidarda kalabilmek için her çareyi denemekte kararlı olduklarına bakarsak, bu iktidarın “korkunun gölgesinde bile olsa koltuğu bırakmama” fikri sabitinde olduğu anlaşılmaz mı?

Yazık ki yazık!

BATININ BEYNİNDEKİ UR

Düşün 12 Eylül’ü, 15 Temmuz’u,

Hele de Rezil 28 Şubat’ı;

AB’si, NATO’su, ABD’si,

Darbe uru taşır şu Batı!..

Ekrem Şama